Bütün hafta sonu yapmam gereken işler var. | Open Subtitles | عليَّ نزع القطع طوال العطلة و الكيماويات سامة |
Laila ve ben, ayni odada, ayni yatakta, Bütün hafta sonu | Open Subtitles | ليلى وانا فى نفس الغرفه فى نفس السرير طوال العطلة |
Duydukları şeyler var ya, Bütün hafta sonu onu hatırlayacaklar. | Open Subtitles | وماسمعوهُ تواً هيئة المحلّفين؟ سيفكرون به طوال عطلة نهاية الأسبوع. |
Duydukları şeyler var ya, Bütün hafta sonu onu hatırlayacaklar. | Open Subtitles | وماسمعوهُ تواً هيئة المحلّفين؟ سيفكرون به طوال عطلة نهاية الأسبوع. |
Bütün hafta sonu burada mısınız? | Open Subtitles | ستكونوا هنا كل عطلة نهاية الأسبوع أليس كذلك؟ |
Bütün hafta sonu kamp yapıp yaranacağım. | Open Subtitles | تخييم و تملق طوال الأسبوع |
Ama Bütün hafta sonu haberleşmemenize rağmen hiç merak etmediniz. | Open Subtitles | عندما لم تسمعي منها شيئًا طيلةَ الإجازة ؟ |
Bütün hafta sonu takılırız. | Open Subtitles | نحن يُمْكِنُ أَنْ نَتدلّى كُلّ عطلة نهاية إسبوع. |
Laila ve ben, ayni odada, ayni yatakta, Bütün hafta sonu Biliyorsun iste. | Open Subtitles | ليلى وانا فى نفس الغرفه فى نفس السرير طوال العطلة |
Lanet telefon Bütün hafta sonu susmak bilmedi. | Open Subtitles | لم يكف هذا الهاتف اللعين عن الرنين طوال العطلة |
Bütün hafta sonu evde kalıp anlaşmazlıkları çözeceksiniz. | Open Subtitles | انتم الان سوف تبقون طوال العطلة مع بعضكم البعض وسوف تجدون حلا سريعا لاختلافاتكم ومشاكلكم |
Dikkat ettim de, Bütün hafta sonu ellerin ceplerindeydi. | Open Subtitles | أنك تضعين يديك بجيوبك طوال العطلة |
Bütün hafta sonu Mike'a dokunmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن ألمس هذا الرجل طوال العطلة |
Bütün hafta sonu, basın bürosunun başındaydı. | Open Subtitles | هو المسؤول عن المكتب الصحفي طوال عطلة نهاية الأسبوع. |
İşte, seni Bütün hafta sonu için kendime alıyorum. | Open Subtitles | هاك المزيد كي تكونين ملكي طوال عطلة نهاية الأسبوع |
Bütün hafta sonu seni aradım durdum elektronik aletleri bıraktığını sanmıştım. | Open Subtitles | لقد إتصلتُ بكِ طوال عطلة نهاية الأسبوع معي معلومات خاصة واعتقدتُ أنكِ ربما تخليتِ عن الكهرباء. |
Bütün hafta sonu çalıştım ki sorun değildi, çünkü bu hafta sonu Bennett ve ben birlikte uzaklara gidecektik. | Open Subtitles | عملتُ طوال عطلة نهاية الأسبوع وكان الأمر لا بأس به لأن عطلة الأسبوع هذه كانت من المفترض أن نذهب أنا و بينيت لوحدنا بعيداً |
Bütün hafta sonu boyunca teleskop odasında kırmızı gezegen tarayacağım. | Open Subtitles | آه، لقد حصلت على الوقت حجزها غرفة تلسكوب كل عطلة نهاية الأسبوع المسح عن كواكب المارقة. |
Toronto'da Bütün hafta sonu. Şahitler gayet sağlam. | Open Subtitles | تورونتو) , في كل عطلة نهاية الأسبوع) لديه حجّة غياب |
Bütün hafta sonu çalıştım zaten. | Open Subtitles | لقد كنت أدرس طوال الأسبوع |
Bütün hafta sonu kiralamak zorundaydık ama Bütün hafta sonu kalamayacağız çünkü Roxanne'in moda defilesi için yarın Milan'a gidiyoruz. | Open Subtitles | . لقد أعتدّنا أن نؤجره لمُدة أسبوع .. ولكنْنا , لنْ نبقي طوال الأسبوع هُناك لأننا ذاهبين الي " ميلان " من أجل . عرض أزياء (روكسان)ِ |
Ama Bütün hafta sonu haberleşmemenize rağmen hiç merak etmediniz. | Open Subtitles | ... لكنكِ لم تقلقي عندما لم تسمعي منها شيئًا طيلةَ الإجازة ؟ |
- Bütün hafta sonu hazırlandım. | Open Subtitles | جهّزتُ كُلّ عطلة نهاية إسبوع. |