| Unutulmanın keskin kıyısında durmuş büyük beyaz canavarın gözünün içine bakıyordum. | Open Subtitles | جاثما على حافة النسيان أركز بصري في عيني الوحش الأبيض العظيم |
| Bir büyük beyaz köpekbalığı Amity Adası çevresine dadandı. | Open Subtitles | القرش الأبيض العظيم راهن علي الإدّعاء في مياهِ جزيرةِ اميتي |
| Odile büyük beyaz binanın ne olduğunu sordu. The Louvre. | Open Subtitles | سألت أوديل عن المبنى الأبيض الكبير متحف اللوفر |
| Şu büyük, beyaz ev. ŞuGreenway Caddesindeki yer. | Open Subtitles | البيت الأبيض الكبير, كما تعلم, بأعمدة ضخمة خارجية من الأمام. |
| Balıkçılar onu öldürmek isteyecektir. Michael elimizde büyük beyaz var. | Open Subtitles | سيحاول الصيادون قتلها ,مايكل لقد جلبنا لأنفسنا القرش الابيض العظيم |
| Sonra da otelin önündeki çimenlikteki büyük, beyaz çadırda resepsiyon verilecek. | Open Subtitles | ثم سنقيم الاستقبال في خيمة بيضاء كبيرة في الحديقة الامامية للفندق |
| Sen bu büyük beyaz yatakta uzanıyorsun, bende senin üstündeyim. | Open Subtitles | و هناك فراش أبيض كبير تنامين عليه و أنا أقف فوقك |
| Bu bir carcharodon carcharias. Bir büyük beyaz. | Open Subtitles | هو كاركارودون كاركارياس هو من النوع الأبيض العظيم. |
| Bir büyük beyaz yakalamaktan söz ediyorum. | Open Subtitles | أَنا بتكلم حول إيجاد القرش الأبيض العظيم. |
| Ve bunu bir büyük beyaz yapmış olabilir. | Open Subtitles | و أعتقد القرش الأبيض العظيم لَرُبَّمَا فعل هذا |
| Yalnız değilsin. büyük beyaz Ninja bu iş üstünde. | Open Subtitles | لست وحدك، فالنينجا الأبيض العظيم يقف معك في قضيتك. |
| İşte büyük beyaz avcı kurtarmaya geldi. | Open Subtitles | هنا يأتي الصياد الأبيض الكبير إلى الإنقاذ. |
| Camlarında parmaklıklar olan... büyük beyaz evi mi? | Open Subtitles | أنت الذي سكنت في البين الأبيض الكبير ؟ بالحانات على النافذة؟ |
| büyük beyaz Yol'un yeni beyaz atlı şövalyesine. | Open Subtitles | كالفارس الأبيض الجديد للدرب الأبيض الكبير |
| Hikayelerin arkasındaki bir hayvan olarak büyük beyaz, hep korkulan bir yırtıcı olacak. | Open Subtitles | يظهر كحيوان خلف الأسطورة يبقى القرش الابيض العظيم لا اقل منه رعبا كمفترس |
| Yaşadığımız yerde şimdiye kadar hiç büyük beyaz görünmedi. | Open Subtitles | لم يعد هناك القرش الابيض العظيم حيث نعيش ,ابدا |
| Ama biz, büyük beyaz köpekbalığı'nın yaşamı hakkındaki bazı gerçekleri ortaya çıkarmak için kafesin dışına çıkma riskini göze alacağız. | Open Subtitles | سنغامر نحن في هذا الفلم الى ما بعد تلك الأقفاصِ لنكتشف شيئا من حياة القرش الابيض العظيم |
| büyük beyaz sopalı bir kızı takip ediyor olmam normal davranışlarım içine girmiyor. | Open Subtitles | تصرفي الطبيعي لا يتضمن ملاحقة فتاة مع عصا بيضاء كبيرة. |
| Evet, büyük beyaz bir düğün her küçük kızın hayalidir. | Open Subtitles | نعم كل فتاة صغيرة تحلم بزفاف أبيض كبير |
| Kanlı Ay görünür büyük beyaz Cadı ölür! | Open Subtitles | ''حلّ ''قمر الدم و الساحرة البيضاء العظيمة ستموت |
| Brisbane'e gitmem gerekmiyor, burada bir büyük beyaz köpekbalığı var. | Open Subtitles | أنا لَستُ بِحاجةٍ إلى أَنْ أَجيءَ إلى بريسبان. . عندما يكون عِنْدي قرش أبيض عظيم هنا. |
| Ancak bütün bunlara rağmen, test etme sürecine bu yılın Ocak ayında önce kaplan köpek balıkları ile, ardından da büyük beyaz köpek balıkları ile başladık. | TED | ولكن وبالرغم من ذلك، بدأنا باختبار العملية في يناير من هذه السنة، بدءًا بقروش النمر وتلتها القروش البيضاء الكبيرة. |
| Oh, gümüş yeleli büyük beyaz bir aygırdı. | Open Subtitles | و حصاني كان ذكر ابيض كبير مع شعر رأسه الفضي |
| 'büyük beyaz köpekbalıkları milyonlarca yıldır okyanusta cirit atıyorlar. | Open Subtitles | القرش العظيم الأبيض بيلف المحيط لملايينِ السَنَوات |