| bıçaklama, yakma, ısırma, boğma, göz oymak, deri yüzmek ve pisuvara sıçmak. | Open Subtitles | الطعن والحرق والعض والخنق وفقء العيون وسلخ فروة الرأس والتبرز في الساحة |
| bıçaklama olayın yüzünden hala zayıf ve doktoru dinlenmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لا يزال ضعيفاً بعد حادثة الطعن ويقول طبيبه أنه بحاجة إلى الراحة |
| Bu arada, 1970' lerde Dan Aykroyd' u Julia Child taklidi yaparken hatırlayanlar kendini bıçaklama fikrinin nereden çıktığını bu slaytta görebilir. | TED | وعلى الهامش، لمن يذكرون دان أيكرويد في السبعينيات يمثّل دور جوليا الطفل سيعرفوا من أين أتى بفكرة طعن نفسه بهذه الشريحة الرائعة. |
| Kurbanın bıçaklama şekli bunun cinsel bir cinayet olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | من طريقة طعن الضحية فان هذه جريمة قتل جنسية |
| Sende görmedim. Yani arkamdan bıçaklama değil kalbimden bıçaklamaydı bu. | Open Subtitles | لذلك هي ليست طعنة من الخلف بل هي طعنة بالقلب |
| Bu kesik, bıçaklama esnasında elin bıçak sapından bıçağın keskin yere kaymasıyla oluşmuştur. | Open Subtitles | هذا الجرح ناتج عن إنزلاق يده على مسكة السكين إلى النصل خلال طعنه لها |
| Bak, düşündüm de son zamanlarda çok fazla bıçaklama ve silahla yaralanma vakasına baktın. | Open Subtitles | اسمعي، اشعر انكِ مؤخراً تحصلين على الكثير من حالات الطعن والطلقات النارية |
| Dengesiz bıçaklama şeklini de açıklar. | Open Subtitles | لقد كان خارج عقله و النمط العصبى فى الطعن |
| Garrett'a hapishanedeyken yapılan bıçaklama girişimlerinde ilgi çekebilecek birşey buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئا مهما بخصوص محاولات الطعن التي استهدفت غاريت بالسجن |
| Onlar sadece konuşmak istiyorum bıçaklama hakkında size , bir ifadesi olsun. | Open Subtitles | يريدون أن يتحدثوا معك بشأن الطعن ليأخذوا إفادتك |
| Ölüm savaşta olur ama arka sokaklardaki bıçaklama ve cinayetten ibaret dünyanız beni iğrendiriyor. | Open Subtitles | الموت في المعركة أمر لكن عالمك من الطعن في الظهر والجرائم يقززني |
| Yani adam karısı olmadan öldürünce imzası tecavüz ve bıçaklama olarak değişiyor. | Open Subtitles | اذا عندما يقتل هذا الرجل بدون زوجته يتغير توقيعه الى الطعن و الاعتداء الجنسى |
| Zaten dayak, vücutta sigara söndürme bıçaklama gibi vukuatları gırla. | Open Subtitles | وهو حصلت على طعن... ... يضربون، سيجارة مشتعلة تحت حزامه. |
| Revirde bıçaklama olayı var. | Open Subtitles | لدينا حالة طعن في المستشفى سنحتاج سيارة إسعاف |
| Dikkatli olun, iki gündür bıçaklama falan olmadı. | Open Subtitles | السجناء لديهم وقت راحه كن حذرا تقريباً يومان بدون حالات طعن |
| Dün gece rapor edilen hiçbir bıçaklama olayı yok. | Open Subtitles | ليس هناك تقرير من الليلة الماضية من طعن في الامتداد. |
| Her hafta 6 cinayet ve 23 bıçaklama oluyor bu bok çukurunda. | Open Subtitles | هناك 6 عمليات قتل و23 طعن بالسكين كل اسبوع في هذا الجحر اللعين |
| Bu açıda, aşağı yönde bir bıçaklama için o kişinin çok uzun olması gerekir. | Open Subtitles | شخص ما يجب أن يكون طويل القامة ليسبب طعنة بتلك الزاوية |
| Tek seferde çılgınca alaşağı etmek, ya da 100 küçük bıçaklama olsa da, | Open Subtitles | سواء كانت فكره مجنونه , أو بريه بشكل زائد او 100 طعنه من العبث معه |
| bıçaklama işlemi yerine biraz daha fırçayı kullanma işlemi kullanmaya çalış ama. | Open Subtitles | ولكن حاول التقليل من الطعنات والإكثار من الطلاء |
| Kimseyi bıçaklama, tamam mı? | Open Subtitles | فقط تأكد أنك لن تطعن أي شخص, حسناً ؟ |
| Evet, kendi kralını kalbinden bıçaklama ödülüydü. | Open Subtitles | بالتأكيد، إنها مكافأته لطعن ملكه في قلبه |
| Evet. Basit bir bıçaklama gibi geliyor, değil mi? | Open Subtitles | أجل, ذلك يجعلكَ تحن للطعن البسيط, صحيح؟ |
| Ölüm sebebini çıkarabilmemiz için zamana ihtiyacımız olacak, fakat bıçaklama gibi görülüyor. | Open Subtitles | تحديد سبب الوفاة سيتطلب المزيد من الوقت لكن هناك آثار طعنات |
| Kardeş rekabeti, arkadan bıçaklama aile içi manipülasyon. | Open Subtitles | تنافس الأشقاء على لفت انتباه الأبوين والطعن من وراء الظهر والمناورات العائلية |
| Bir keresinde Baltimore'da, bıçaklama gibi görünen bir olaya bakıyordum. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي مَا بَدا وكَأنَّهُ a يَطْعنُ مرّة. |
| Sırtımdan bıçaklama ama. | Open Subtitles | لا تطعنيني في ظهري |