Sonunda tamam dedim, çünkü onu duymaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | وأخيرا أجبتها ن حسنا لقد سئمت من سماع ذلك |
Sonunda tamam dedim çünkü yalvarıp durmasından bıkmıştım. | Open Subtitles | وأخيرا أجبتها ن حسنا لقد سئمت من سماع ذلك |
Ona yalakalık yapmaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | لقد أشعل الأمر حماستي فأنا سئمت من تملقه |
Kimliğimin, çok akıllı ve hükmeden bir erkeğin tekelinde olmasından bıkmıştım. O bir dahidir. | Open Subtitles | لقد تعبت من تهميش هويتي لصالح رجل ذكي مسيطر، إنه عبقري |
Geleceği garanti olan zengin adamlardan bıkmıştım. | Open Subtitles | تعبت من الشباب الأغنياء ذو المستقبل الباهر. |
Harika olur, portatif antenleri kullanmaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | عظيم، لأنّني سئمتُ استعمال هوائيّ التلفزيون الداخليّ |
Çizgiyi aştı ve ben de bıkmıştım odasına girdim ve onu parçaladım. | Open Subtitles | و تجاوز الخط ، و انا اكتفيت من الأمر دخلت في الأمر و مزقته |
Ordunun sana kendini erkek gibi hissettiriyor olmasına sevindim çünkü bunu yapmaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | أنا سعيدة لأن الحرب تجعلكِ تشعر برجولتك. لأنني سئمت من محاولاتي معك. |
Aşağı her indiğimde, kıyafetlerimden bahsetmekten bıkmıştım. | Open Subtitles | لقد سئمت من الحديدث عن ملبسي في كل مرة آتي فيها إلى الأسفل |
Evet onları dökmüştüm çünkü seni sürekli sarhoş görmekten bıkmıştım. | Open Subtitles | أجل ، لقد سكبتها لأنني سئمت من رؤيتك ثملاً طوال الوقت |
Anne, değişiklik istedim de. - Hepsinden bıkmıştım. | Open Subtitles | أمي، أريد تغيّر بعض الأشياء سئمت من كل هذه الأشياء |
Sizi böyle görmekten bıkmıştım ama. Bunu düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | سئمت من رؤيتك بهذه الشاكلة، ولا يسعني التوقف عن التفكير |
- İyi. Dilinden düşürmediğin şu boş tehditlerden bıkmıştım. | Open Subtitles | جيد، سئمت من هذه التهديدات الفارغة التي تستمر بنشرها |
Scott'un maceralarını duymaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | لقد سئمت من سماع مغامرة سكوت الوحيدة |
Hepsinin amına koyayım. bıkmıştım zaten. | Open Subtitles | سحقاً لهم، لقد سئمت من ذلك على أي حال |
Çünkü tehdit telefonları almaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | لتولي إدارة المزرعة لإنني تعبت من تلقيّ مكالمات تهديد |
Çirkin kızlarla birlikte olmandan bıkmıştım. | Open Subtitles | لقد تعبت من البقاء مع تلك الفتاة القبيحة |
Belki bu sendin. Belki de kurban olmaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | ربما عدت من أجلك ربما تعبت من كوني الضحية |
Bunu yaptım çünkü bu dünyada bana en çok anlam ifade eden birini koruyamamaktan aciz olmaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | فعلتها لاني تعبت من كوني عديم المقدره لحايمة الشخص الوحيد الاكثر اهميه بالنسبة لي في هذا العالم |
Hey, bak buna karıştım çünkü şehrin çürüdüğünü görmekten bıkmıştım. | Open Subtitles | إنظر.. لقد فعلتُ هذا لأنني كُنت قد سئمتُ من رؤية المدينة تتعفن. |
İnsanların iç çamaşırlarını yıkamaktan bıkmıştım. | Open Subtitles | حسنًا، لقد سئمتُ غسل الملابس الداخلية للآخرين. |
Çizgiyi aştı ve ben de bıkmıştım odasına girdim ve onu parçaladım. | Open Subtitles | و تجاوز الخط ، و انا اكتفيت من الأمر دخلت في الأمر و مزقته |
Ben bu heriften bıkmıştım. | Open Subtitles | أنا شخصيًا قد اكتفيت من ذلك الشخص |