| Güvenlik yetkisine sahip olan bir kişi otel odasında bir şey bırakmaz. | Open Subtitles | أي أحد مصرّحا أمنيا سيعرف بألا يترك أيّ شيء في غرفة الفندق |
| Bu derece gelişmiş bir katil, bir tanığı... boş yere sağ bırakmaz. | Open Subtitles | القاتل الذي يقوم بجرائم متقنة مماثلة لا يترك شاهدة حية بدون سبب |
| Seni bırakamadım anne. Küçük bir maceraperest, asla ardında birini bırakmaz. | Open Subtitles | لم أستطع ترككي يا أمي المغامر الصغير لا يترك أحداً خلفه |
| Bir kadın neden böyle bir şey yapıp ta, onunla bağlantı kurabileceğim hiçbir şey bırakmaz? | Open Subtitles | لماذا تقدم إمرأة على تلك الأفعال ثم لا تترك طريقة للإتصال بها؟ |
| İşe yaramaz. Ortağı vurulduğu için bu işi asla bırakmaz. | Open Subtitles | لن ينجح، لقد أصيب شريكه الآن، فلن يترك الأمر أبداً |
| Her nasılsa sevdiğiniz kişilere zarar vermekten başka seçenek bırakmaz. | Open Subtitles | حتى لا يترك خياراً آخر غير أن تجرح من تُحبهم |
| Benim gibi siz de hiç pes etmeyen bir kişi olduğunuzu, teslim olmayı reddeceğinizi düşünseniz bile, hipotermi size fazla bir seçenek bırakmaz. | TED | بقدر ما تعتقد، أفعل أنا ذلك، بأنك ذلك الشخص الذي لا يستسلم. بأنك ستنزل متأرجحا انخفاض حرارتك لا يترك لك الخيار. |
| Gidin. - İyi bir asker, arkasında adam bırakmaz. | Open Subtitles | فقط اذهب الجندى الجيد لا يترك أى رجل خلفه |
| Gidin. - İyi bir asker, arkasında adam bırakmaz. | Open Subtitles | فقط اذهب الجندى الجيد لا يترك أى رجل خلفه |
| Bu kadar küçükse, annesi babası, onu uzun süre yalnız bırakmaz. | Open Subtitles | لا يترك الأهل أجراء بهذا الصغر وحدهم لفترة طويلة |
| Kimse o kadar parayı orada bırakmaz... | Open Subtitles | لن يترك أحد هذا القدر من المال إنتظري لحظة |
| Birçok efsane, ardında 4 metrelik yanık izi bırakmaz. | Open Subtitles | معظم الأساطير لا تترك وراءها علامات حرق بـ 12 قدم |
| Ve aileler geride kimseyi bırakmaz. | Open Subtitles | وانت تعلمين ماذا؟ الأسر لا تترك أحد خلفها |
| Bu kadar tertipli bir bayan, kırık bir tabağı bulaşıklıkta öylece bırakmaz! | Open Subtitles | سيدة بهذا النظام لن تترك طبق مكسور في المكان هكذا |
| Albay bu işin peşini bırakmaz. Muhakkak tahkikat açacaktır. | Open Subtitles | العقيد لن يتخلى عن هذا الأمر كله وسيقوم بالتحقيق بالطبع |
| Bio-mekaniğin tanrısı adamı boş yere cennette bırakmaz. | Open Subtitles | لا شئ سيجعل عظيم الميكانيكا الحيوية يتركك فى الجنة |
| Seni bir kere ele geçirdi mi bir daha asla bırakmaz. | Open Subtitles | ما أن أمسكتك .. لا يمكن أن تتركك الا أن تموت. |
| Sinirim beni asla bırakmaz, ama aşk bırakıp gidebilir. | Open Subtitles | الغضب بداخلي .. لا يتركني الحب دائماً يمكن أن يذهب |
| Pedro García vuruşmadan bırakmaz. | Open Subtitles | بيدرو غارسيا لن يدع الأمر يمر بدون قتال |
| Ama Roger saat 5.00 olana kadar asla çalışmayı bırakmaz. | Open Subtitles | ولكن روجر لن يتوقف عن العمل حتى الساعة الخامسة |
| Makul bir insan vücudunu o şekilde bırakmaz. Ne şekilde? | Open Subtitles | ما من مصمّم عاقل كان ليترك الجسم على ماهو عليه. |
| Ama biliyorsun, Baban bizi asla rahat bırakmaz. | Open Subtitles | ولكنك تعرف أن والدك لن يتركنا وشأننا أبداً |
| - Tamam. - Yarı çıplak da bırakmaz. - Tamam dedim! | Open Subtitles | لا يتركه نصف عارٍ تقريباً - قلت لك حسناً ، لا تقلق سأهتمّ بهذا الأمر - |
| Burada güçlü, Tarzan demek ve o kızı asla bırakmaz. | Open Subtitles | فوق هنا، الوسائل الأصلح ترازان، وهو لا يتركها تذهب. |
| Adamlarım vücudunda iz bırakmaz. | Open Subtitles | أعدك بأن رجالي لن يتركوا علامة عليك |
| Silahlı soygun. Bu herif asla bırakmaz. | Open Subtitles | مسلحا بمسدس هؤلاء الرجال لا يتركون السرقة ابدا |
| Arkadaşlar bırakmaz. | Open Subtitles | الأصدقاء لا يَتْركونَ. بعضهم |