| Joan beni gördü ve bağırarak yardım istedi "Dur, lütfen dur" diyordu. | Open Subtitles | وحين رأتني، بدأت جوان تصرخ طلباً للمساعدة، كانت تقول: توقف، أرجوك توقف. |
| Başka bir soyulmuş çıplak çocuk bağırarak onlara küfürler savuruyordu. | Open Subtitles | و المخيم الأخر كان يعري الأولاد و يصرخ عليهم بالسباب |
| Her tarafta askerler ölüyordu ama biz bağırarak ilerlemeye ve ateş etmeye devam ediyorduk. | Open Subtitles | الرجال كانوا يسقطون على الجانبين ، لكنّنا إستمرينا فى الصراخ وإطلاق النار كلما ذهبنا |
| Bazen bizi tekmeleyerek ve bağırarak ilerletmeye çalıştın ama günün sonunda, sen haklıydın. | Open Subtitles | أحياناً توجب عليه جرنا ,للأمام راكلاً و صارخاً .لكن في النهاية, كُنتَ محقاً |
| Yaşlı bir adamın gözyaşları içerisinde bağırarak bizden yardım istediğini hatırlıyorum. | TED | تذكرت رجل عجوز كان يشرع بالصراخ والبكاء طالباً مساعدتنا لايقافه على قدميه |
| - Hem de komşularının duyması için bağırarak söylesin bunları. | Open Subtitles | بصوت عال... حتى يسمع الجيران انك جاهز للعشاء يا جيديداياه |
| bağırarak söyleme. Karım buna kızabilir. | Open Subtitles | لا تقل ذلك بصوت عالي زوجتي قد تفقد صوابها |
| Aynanın acıtmayacağını biliyor olsanız bile koltuktan atlar ve bağırarak odadan koşar adımlarla çıkarsınız. | TED | رغم معرفتك أن المرآه لا تؤلم، سوف تقفز من الكرسي وتهرب وأنت تصرخ خارجاً من الغرفة. |
| Alice Jardine bağırarak, atar kendini, ve kurtulmaya çalışır ama bu gömlek kafasındadır. | Open Subtitles | و أليس جارديني أيضا سمعت ذلك و راحت تصرخ و تقفز فوق و حاولت أن تشرع فى الجرى خارج الحظيرة |
| Sonra, doğru karalanmamış bir yanıt kutucuğu "Hiçbiri!" diye bağırarak beni kovaladı. | Open Subtitles | وبعد ذلك كنت مطاردة من جانب ملئ الإجابات و فقاعة تصرخ ، لا شيء مما تقدم |
| Ya da oyuncular önünde yüzüne bağırarak kendini utandıran arkadaşını özler misin? | Open Subtitles | سوف تفتقد زميلك الذي يصرخ في وجهك.. يحرجك أمام لاعبيك؟ .. |
| Ya da oyuncular önünde yüzüne bağırarak kendini utandıran arkadaşını özler misin? | Open Subtitles | سوف تفتقد زميلك الذي يصرخ في وجهك.. يحرجك أمام لاعبيك؟ .. |
| Peki ama ilk kez bağırarak yere düşen kimdi? | Open Subtitles | من اول واحد يسقط علي ارض المسرح و يصرخ ؟ |
| Bir oyuncuya bağırarak onu daha yetenekli yapamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تزيد موهبة ممثل عبر الصراخ عليه |
| Sizi öldürme umuduyla, ormandan fırlayıp bağırarak size doğru nasıl koştuğunu gördüğümüzde her zaman hayrete düşüyorduk, en azından ben düşüyordum. | Open Subtitles | لكن دائماً ما كان يثير تعجبنا وتعجبى أنا تحديداً كيف يتسنى لرجل يتسلل لقتلك أن يخرج إليك صارخاً فى وجهك |
| bağırarak üç, dört poz verdi. | Open Subtitles | وقد مرت ثلاثة أو أربع وضعيات بالصراخ العالي |
| bağırarak konuşmuyorum, kafaları karışıyor. | Open Subtitles | لا أتحدّث بصوت عال حتّى لا يغترّوا بأنفسهم |
| "İlk başlığı bağırarak okumak sıklıkla yapılan bir hatadır." | Open Subtitles | أول عنوان رئيسي يُقرأ بصوت عالي غالباً غير صحيح |
| Size bağırarak reklam yapmıyorlar. Artık reklam olayı böyle bir hal aldı. Hizmet, araç-gereç ve uygulama gibi şeyler üzerinden yürüyor. | TED | إنهم لا يصرخون بوجهك برسالة إعلانية، وهنا حيث بدأت نبرة الإعلانية في التحول لأشياء كالخدمة، والأدوات والتطبيقات. |
| Bu ismi alış nedeni eskiden balıkların adını ve fiyatını bağırarak duyuran bir adam olması. | Open Subtitles | وسُميت هكذا لأن رجلا فيما مضى أخذ يصيح بما عندهم من أسماك وبأسعارها |
| Her girdiğin zaman bağırarak şifreni söylersen, tam olarakta kırdı sayılmaz. | Open Subtitles | هذا لايعدّ إختراقا عندما تقول كلمة سرّك بصوت عالٍ في كل مرّة تدخل |
| Yerleri cilalıyorlardı. Bazen sorularımı bağırarak sormak zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | وقد كانوا يطلون الأرضيّة، مما اضطرّني لقول نصف أسئلتي بصوت مرتفع |
| "Hey, şu 'Büyük Güzel Kadınlar Pornosu'na bak!" diye bağırarak beni uyandırınca pek de yanlışlıkla olmuyor. | Open Subtitles | توقفي عن تسميتها حادثة عندما تيقظيني وأنتي تصرخين أنتِ , أنظري لهذة المرأة الكبيرة والجميلة |
| Şirketin reklamını gece kulüplerine gidip bu kağıt paraları havaya fırlatıp şöyle bağırarak yapacağız. | Open Subtitles | و من أجل تطوير الشركة نذهب إلى النوادي الليلة و نرمي الأموال في الهواء و نصرخ |
| Buraya geldiğimde bağırarak, herhangi birinin içeri girmeye çalışması durumunda ikisini de vuracağını söylüyordu. | Open Subtitles | عندما وصلت صرخ اذا حاول اى شخص الا قتراب سيطلق عليهم النار |
| Bir anne sizi arayıp bas bas bağırarak "Asistanlarınız oğlumu öldürüyor!" dese vaktin ne önemi kalır? | Open Subtitles | الوقت متأخر حين تتصل بي أحد الأمهات في منزلي لتصيح وتخبرني بأن أطبائي المقيمين على وشك أن يقتلوا ابنها لا يصبح الوقت مهماً, أليس كذلك ؟ |