| Bu gidişle başını belaya sokarsın. | Open Subtitles | اذا بقيت على هذا الحال ستوقع نفسك فى ورطة |
| - Bu yüzden mi onun başını belaya sokup evlenmeyi reddediyorsun? | Open Subtitles | تحصل لها في ورطة ثم كنت ترفض أن يتزوجها؟ |
| Kıskanç bir amcık olduğunu ve onun başını belaya sokmak istemediğini söyle. | Open Subtitles | أخبريهم أنك ذات عضوي تناسلي غيور وأنّك لم تقصدي وضعها في مشكلة |
| Sürekli başını belaya sokarak, şimdi olduğu gibi mi? | Open Subtitles | بالدخول في مشاكل مراراً وتكراراً كما هو الآن؟ |
| Onun başını belaya sokmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي لتوريطه |
| Jackson'ı severim. Onun başını belaya sokacaksın. | Open Subtitles | انا احب جاكسون ، وانت ستاتين له بالمتاعب |
| Üç saat kadar başını belaya sokmaz. | Open Subtitles | لا يمكنة ان يقع فى المشاكل خلال الساعات الثلاث القادمة |
| Mesela, MT derki-- Daha şimdiden başını belaya sokmuşsun, böyle yeni yıla başlanır mı? | Open Subtitles | نحن الآن في أول يوم في السنة وأنتي في ورطة |
| Kimsenin başını belaya sokmak istemem. | Open Subtitles | أنا لا ترغب في الحصول على أي شخص في ورطة. |
| Kandırıldın, dolandırıldın, oyuna getirildin. Bu tür konuşmalar, Gökyüzü Ruhlarıyla başını belaya sokar, bayım. | Open Subtitles | هذا النوع من الحديث يمكن ان تقع في ورطة كبيرة |
| Bu kadar çabuk bitirmeye devam edersen başını belaya sokacaksın. | Open Subtitles | احتفظي بها ثم تمر هذا عليها بسرعة وأنت تسيري لتضعي نفسك في ورطة |
| Ondan söylememesini istedim ama sanırım başını belaya sokmuş olabilirim. | Open Subtitles | طلبتُ منه أن لا يقول لكِ، لكن أعتقد أنّي أوقعتُه في ورطة. |
| Sırtlanlarla olduğu gibi tekrar başını belaya sokmak istemezsin. | Open Subtitles | فأنت لا ترغب في أن تتورط في مشكلة أخرى كما فعلت مع الضباع |
| Orada başını belaya sokabileceğinden endişe ediyordum lakin bir mahkum kafesinde buraya döneceğini tasavvur dahi edemezdim. | Open Subtitles | لقد كنت خائفاً أن يقع في مشكلة هناك لكني لم إعتقد أن يعود للبيت في سلة سجين |
| Lütfen onun başını belaya sokmayın. Sadece yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | رجاءً لا توقعها في مشكلة إنها تحاول المساعدة فقط |
| Bazen başını belaya sokuyor çünkü hepsi iş icabı. | Open Subtitles | ولكن أحيانا يوقعه ذلك في مشاكل لأن العمل هو كل ما لديه |
| Onun başını belaya sokmaya gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي لتوريطه |
| Bütün şehirde yayılıyordu. başını belaya sokabileceğinden endişelenmiştim. | Open Subtitles | فالعقار ظهر بغتة بكلّ أرجاء المدينة، فقلقت من أن يقحم نفسه بالمتاعب |
| Herkesin başını belaya soktum. | Open Subtitles | كل واحد يقع فى المشاكل بسببى |
| Okuldayken ve dışarıdayken, her zaman başını belaya sokar. | Open Subtitles | لطالما كان يوقع نفسه بالمشاكل بالمدرسة وخارج المدرسة. |
| - başını belaya sokmasın, tamam mı? | Open Subtitles | أبعدها عن المشاكل |
| - Umarım başını belaya sokmamışımdır. | Open Subtitles | آمل ألا أكون قد تسببت لها بمتاعب آمل ذلك |
| Her zaman başını belaya sokarsın.Evet bunu duymuştum. | Open Subtitles | ـ أنت تورط نفسك في المشاكل دوماً ـ أجل، سمعتُ ذلك من قبل |
| Bak, Rachel, eğer gidersen, onun başını belaya sokacaksın ve evliliğini yıkacaksın! | Open Subtitles | إذا ذهبت ،فإنك ستعبثين بأفكاره وتدمرين الزفاف. |