| Bu şartlar altında, Başbakanın güvenliğini size teslim etmenin... uygun olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | في ظل هذه الظروف لا أعتقد أنك مؤهل لمسؤولية حماية رئيس الوزراء |
| Başbakanın da katılacağı yeni evimizi kutlama partisi önümüzdeki ay. | Open Subtitles | التدفئة المنزلية في الشهر القادم والسيد رئيس الوزراء سينقل خلفيته |
| Ama bana inanın, bu rapor Başbakanın ofisinden kasıtlı olarak sızdırılmadı. | Open Subtitles | لكن صدقانى، هذا التقرير لم يخرج عمداً من مكتب رئيس الوزراء |
| Haftanın en çok konuşulan hikâyesi Başbakanın akıl hastası kızı. | Open Subtitles | الخبر المتصدر هو خبر مرض ابنة رئيسة الوزراء بمرض عقلي |
| Gazetelere göre; aynı zamanda gerçekleşmiş olan Başbakanın ölümünden daha onulmaz bir acı. | Open Subtitles | تقول الصحف بأنها خسارة لايمكن علاجها أكثر من الموت الحديث لرئيس الوزراء |
| Lütfen gelin ve Başbakanın teşekkürünü alın. | Open Subtitles | رجاءاً تعالوا معى حتى يشكركم رئيس الوزراء. |
| Bir Başbakanın silahını sıkmaktan çok mutlu oldum. | Open Subtitles | اخيرأ استطيع ان اصافح مسدس رئيس الوزراء. |
| Başbakanın seni odasına çağırdığını söyledi. | Open Subtitles | وقال أن رئيس الوزراء قد استدعاكَ إلى مكتبه. |
| Başbakanın helikopterinin ineceği Pari Mahal civarındaki... bu bölge biraz hassas bir bölge. | Open Subtitles | المنطقة القريبة من بارى ماهول المنطقة التي ستحط بها طائرة رئيس الوزراء منطقة حساسة |
| Başbakanın güvenliğinden ben sorumluyum ve sorumlu kalacağım... siz beni azledinceye kadar. | Open Subtitles | أمن رئيس الوزراء مسؤوليتي و ستبقى كذلك حتى تطردني من منصبي |
| Tam 14.45'te Başbakanın helikopteri buraya inecek. | Open Subtitles | ستهبط طائرة رئيس الوزراء في تمام 02: 45 هنا |
| Başbakanın konuşmalarında bundan... neden daha fazla söz etmediğini anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا لا يقوم رئيس الوزراء بذكر هذا السبب فى خطبه |
| Mary, Başbakanın ofisini ara. Onunla hemen konuşmak istediğimi söyle. | Open Subtitles | ماري, إتّصلِ بمكتب رئيس الوزراء أخبريهم بأنّي يجب أن أتحدّث معه الآن |
| Başbakanın sekreteri yine ararsa ne diyeyim? | Open Subtitles | ماذا اقول لسكرتيرة رئيس الوزراء لو اتصلت ثانية ؟ |
| Sanırım Başbakanın ne kadar sinirli olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك داع لأن أخبرك بمدى إنزعاج رئيس الوزراء |
| Başbakanın verdiği sözü tutmasını bekliyorlar. | Open Subtitles | يطمحون ان تفعل رئيسة الوزراء ماكانت تنادي به |
| Şimdi de Başbakanın cinsiyetiyle uğraşmaya başladılar. - Yiyecek bir şey ister misin? | Open Subtitles | وكيف هو قانوني ان تنتقد رئيسة الوزراء بسبب جنسها |
| Bu konuda ağzından tek kelime alamazsınız. Marrot'un vergi parasını porno ve içkiye vermesi Başbakanın umurunda değil mi? | Open Subtitles | رئيسة الوزراء لاتمانع بانفاق اموال الضرائب على افلام اباحية ومسكرات؟ |
| Başbakanın sağ kolunu hiç yazmamış olabileceği bir makaleye dayanarak saflarımıza katabileceğini düşünüyorsun yani. | Open Subtitles | إذن .. تعتقدين أن بإمكانك تحويل الذراع اليمنى لرئيس الوزراء |
| Başbakanın oğlu bile olsan kâğıdını almayacağım. | Open Subtitles | حتى إن كنتم أبناء رئيس مجلس الوزراء فلن أقبل أوراقكم |
| Laugesen o mektuba güveniyor. Ben Başbakanın basın toplantısına gidiyorum. | Open Subtitles | لاغسن يعول على رسالة الوداع تلك انا ذاهبة للمؤتمر الصحفي لرئيسة الوزراء |
| ve Başbakanın karşısında Kaşmir'i çok iyi temsil etmek zorundayız. | Open Subtitles | . . في قصرِ الرّئيسَ، أمام رئيس وزراء دلهي. . |
| Sen de bunun çaresiz bir Başbakanın ağzından çıkan kibirli bir demokrasi tanımı olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | وردك لها ان تفسيرها لمفهوم الديموقراطية تفسير عنجهي من فم رئيسة وزراء يائسة |
| Başbakanın korumalarını alarma geçirip, bir taktik ekibi ayarlayacağım. | Open Subtitles | سأقوم بتحذير مفرزة الأمن الخاصة برئيس الوزراء وإعداد فريقاً تكتيكياً |
| Başbakanın danışmanının bir haberi düzenlemesine izin verdin. | Open Subtitles | سمحت للمستشار الاعلامي بتحرير عملنا |