| bakkalın arkasına park et, yapar mısın Charlie? | Open Subtitles | أوقفها وراء دكان البقالة هلا فعلت يا تشارلى. |
| Köşedeki bakkalın yerinde şimdi bir süpermarket var. | Open Subtitles | محلات البقالة التي على الزاوية أصبحت الآن متاجر كبيرة |
| Muhtemelen bakkalın faturasındaki vergilere bakıyordur. | Open Subtitles | على الأرجح يتفقد الضرائب على فاتورة البقالة |
| Ama duydum ki oraya gidince kendini bakkalın karısıyla aynı eldiven kategorisine bakarken bulabilirmişsin. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه من الممكن أن يجد الشخص نفسه عند منضدة القفازات تماما بجانب زوجة البقال |
| İleride bakkalın duvarında ilanlar asılı. | Open Subtitles | البقال لديه اعلانات على الحائط |
| Rüyamda Mike dedi ki, Bob'la birlikte bir bakkalın üstünde yaşıyorlarmış. | Open Subtitles | في حلمي، قال "مايك" و"بوب" أنهما يقيمان فوق بقالة |
| Rüyamda Mike dedi ki, Bob'la birlikte bir bakkalın üstünde yaşıyorlarmış. | Open Subtitles | في حلمي، قال "مايك" و"بوب" أنهما يقيمان فوق بقالة |
| Gece 02.30'da, Whitechapel Yolu ve Osborn Sokağı arasındaki bakkalın dışında Emily Holland, Polly'le buluşuyor. | Open Subtitles | ايميلي هولاند سيقابل بوللي في تمام 2: 30 صباحا خارج البقالة على طريق وايتشابيل وشارع أوسبورن. |
| bakkalın önündeki Kızılderili adam, size porno dergi alma karşılığında 10 dolarınızı cebe atan kişi, artık yok. | Open Subtitles | ذلك الرجل الهندي الذي بخارج البقالة الذي يأخذ 10 دولارات ليجلب لكم مجلة إباحية، لقد رحل |
| Yok ama kulübün arkasındaki bakkalın var. | Open Subtitles | صحيح لكن متجر البقالة خلف النادي بلى. |
| Adam bakkalın numarasını verdi. | Open Subtitles | لقد أعطاني رقم هاتف البقالة |
| Al Taggart'ın yaşayan son akrabası ve bakkalın sahibi. | Open Subtitles | وآخر الأحياء في عائلة (تاجرت) مالكة محل البقالة |
| bakkalın kızı. | Open Subtitles | ابنة البقال .. |
| O aptal bakkalın kızıyla evlenemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك الزواج من إبنة البقال الغبي ! |
| Bir bakkalın üstünde yaşamışlar. | Open Subtitles | يقيمان فوق بقالة |