| bana zarar vermeyin, olur mu? Çocuklarım ve bir kedim var. | Open Subtitles | لا تؤذني يا سيدي لدي أطفال في المنزل و لدي قط |
| Yakalanacağımı biliyordum. Yeter ki bana zarar verme Batman. | Open Subtitles | علمت بأنه سيتم القبض علي فقط لا تؤذني يا باتمان |
| Tamam, tamam. Ne zaman ne istersen yapacağım. Sadece bana zarar verme lütfen. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، سأفعل أي شيء تريده في أي وقت تريده فقط لا تؤذيني ، أرجوك |
| Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir ama isimler bana zarar vermez. | Open Subtitles | العصي والحجارة ستكسر عظامي ولكن الاسماء لن تؤذيني ابدا. |
| Eğer bunu kabul edemeyeceksen ve bu kararımdan dolayı bana zarar vereceksen. | Open Subtitles | وإذا كنتِ لا تستطيعي تقبل ذلك وإذا كنتِ تريدين إيذائي لرفضي لكِ |
| Beni terkettiğinde asla bana zarar vermek istememiş, söylediğine göre. | Open Subtitles | قال لي عندما هجرني أنّه لمْ يكن يُريد أن يؤذيني. |
| Yakalanacağımı biliyordum. Yeter ki bana zarar verme Batman. | Open Subtitles | علمت بأنه سيتم القبض علي فقط لا تؤذني يا باتمان |
| Lütfe yapma, yapma, yalvarırım bana zarar verme. | Open Subtitles | أرجوك لا، لا، لا. أرجوك لا تؤذني أرجوك إنني أتوسل إليك. |
| Babama ve anneme zarar verdi. Lütfen bana zarar verme. | Open Subtitles | لقد آذى أبي و أمي من فضلك لا تؤذني |
| Lütfen bana zarar verme. Ne istersen anlatacağım. | Open Subtitles | من فضلك لا تؤذني سأخبرك بكل شيءٍ تريده |
| Asla bir anlığına dahi olsa bana zarar vermek isteyeceğini düşünmedim. | Open Subtitles | لم أعتقد للحظة أنكِ كنتِ تقصدين أن تؤذيني |
| bana zarar vermeyeceksin, çünkü başka bir yolu var, Ke'ra. | Open Subtitles | لن تؤذيني يا كيرا , لان هناك طريقة أخرى . |
| "Lütfen bana zarar verme bebeğim." Tanıdığı biriyle konuşuyor gibi. | Open Subtitles | أرجوك لا تؤذيني يا محبوبي يبدوا أنها تتحدث مع شخص تعرفه |
| Ama beni bu kadar seviyorsan, neden hep bana zarar vermeye çalıştın? | Open Subtitles | ولكن اذا احببتني كثيراً فلماذا تحاول ان تؤذيني ؟ |
| Ama onlar sana ve bana zarar verirler. Şunu tut! | Open Subtitles | لكنهم لا يمانعون في إيذائك و إيذائي أمسكي بهذه العارضة |
| bana zarar veremezler, Avusturya Büyükelçiliği bunu burunlarından getirir. | Open Subtitles | أنهم لا يستطيعون إيذائي السفارة النمساوية ستنظر بذلك |
| Charles kötüymüş bana zarar vermek istedi. | Open Subtitles | لقد كنت محقا باركلي، تشارلز سيء، لقد حاول أن يؤذيني. |
| Birinin bana zarar vermek için... onları incitebileceğini hiç düşünmedim. | Open Subtitles | لم أحلم يوماً بأن يحاول أحد أذيتي عن طريق إيذائهم |
| Ve beni her zaman koruyup kollayacağını, kimsenin bana zarar vermemesini sağlayacağını biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنّك دائماً ستهتمين بي وتحميني وأن لا يؤذني أحد أبداً. |
| bana zarar vermek için yapabileceğin hiçbir şey yok, çocuğum. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يمكنك عمله لتؤذيني يا طفلتي |
| Canavar olmamın sebebi sensin, baba. Lütfen bana zarar vermeyin. Hatalıyım. | Open Subtitles | لقد أصبحت وحشاً بسببك ، والدى أنقذنى ، لقد أخطأت |
| Şimdi bana zarar vermeye niyetin olmadığını göster bana yardım etmelisin. | Open Subtitles | الأن لترينى أنك لم تقصدى إيذائى يجب أن تساعدينى |
| bana zarar verdiklerini bilmelerini istiyorum. | Open Subtitles | كل ما أريده هو أن يشعروا بأنهم سببوا لي الأذى |
| bana zarar vermek isteyenlerin, kafasını karıştır ve onları bu yoldan geri döndür. | Open Subtitles | دعهم يعودون للحيرة، أولئك الذي يرغبون بأذيتي. |
| bana zarar verenlerden daha fazlası bana yardım etmeye çalıştı Jon. | Open Subtitles | اكثر من الناس الذين حاولوا مساعدتي، يا جون من الذين آذوني |
| bana zarar vermeye çalışan insanlar hakkında her zaman haklıyımdır. | Open Subtitles | أنا دائماً محق حين يتعلق الأمر بأناس يحاولون أن يؤذوني |
| Merak etmeyin, bana zarar vermeyecekler. | Open Subtitles | لا تخافو من شيئ لن يؤذونني |
| bana zarar vermek isteyen insanlar var. | Open Subtitles | هناك أشخاص يريدون أن يؤذونى |