| bankalardaki bütün parayı eski eşim Dominique'e bırakıyorum. | Open Subtitles | من حسابات جارية فى البنوك إلىزوجتىالسابقة.. دومينيك |
| bankalardaki para ayırma makineleri; onlukları, yirmilikleri yani farklı banknotları birbirinden böyle ayırır. | Open Subtitles | وبهذا يتمكن المفرز في البنوك من تميز العملات |
| En yakın eşleşme, bankalardaki eski dizayn kiralık kasalarındaydı. | Open Subtitles | نعم، وتطابق مع تصميم قديم يستخدم لصناديق إيداع في البنوك |
| bankalardaki gibi bir kasa vardı. | Open Subtitles | كان به خزنة قبو، مثل المصارف لكنها مهجورة |
| Bu bankalardaki gibi, bir şifreleme anahtarı. | Open Subtitles | إنه مفتاح تشفير رقمي، كالمستخدم في المصارف |
| Ama bankalardaki kredi limitlerini doldurmuşlar faizine bakmaksızın 800 bin dolar arıyorlardı. | Open Subtitles | لكنهم وصلوا لحدهم الأقصى مع البنوك لقد كانوا يبحثون عن 800 ألف بأى نسبة أريدها |
| Çünkü gazinolarda kullanılan banknot kontrol sistemi bankalardaki kadar karmaşık değil. | Open Subtitles | حسنا,نظام فحص العملة في الكازينوهات... أحدث من الذي تستخدمه البنوك. |
| Büyük bankalardaki pislik herifler... | Open Subtitles | الأوغاد في البنوك الكبيرة |
| Cabe'le Ralph şu çıkış noktasından bir vakum oluşturabilirlerse, biz de onu bir pnömatik sisteme çevirebiliriz, aynı bankalardaki gibi. | Open Subtitles | الآن، إذا Cabe فليكس ورالف يمكن أن تخلق فراغا في تلك المرحلة استخراج، ثم يمكننا تحويلها إلى نظام أنبوب هوائي، مثل في أحد البنوك. |