Böyle yavan, Basmakalıp bir şeydi. | TED | وكان الأمر مثل الكثير منكم، مثالا غير منتظم، مبتذل. |
Tamam, Basmakalıp sözlerden başka şeyler de duymak istiyorsan adamı iki dakikadan fazla dinleseydin. | Open Subtitles | لكي نستطيع تلاوة صلاة السكون حسنا, ان كنت تريد سماع شيء غير مبتذل جرب ان تستمع اليه لمدة دقيقتين او اكثر |
Bence tüm bunlar çok Basmakalıp görüşler ve toplumumuzun klişeleri haline geldiler. | TED | أظنّ أنّها شائعة جدّا، لدرجة أنّها أصبحت صيغا مبتذلة لمجتمعنا. |
Olay sonrası Basmakalıp sözler söylemekten memnundular, ''Erkek çocuktur yapacak.'' | TED | كانا سعيدين لتقديم تصريحات مبتذلة بعد ذلك. "سيبقى الأولاد أولادًا" |
Ancak bu bir Basmakalıp ve Basmakalıp tanımlar her zaman olmasa da çoğu zaman yanlıştır. | TED | لكن هذه نظرة نمطية. والصور النمطية للأشياء غالبا، وإن لم يكن دائما، خاطئة. |
Boş, Basmakalıp cinsiyet grafikleri ve diğer demografik karakteristikler tarafından yönetilmeyen bir medya atmosferi hayal edin. | TED | وبالتالي تخيل جو وسائل إعلام لا تهيمن عليه الصور النمطية حول الجنسين والخصائص الديمغورافية الأخرى. |
Basmakalıp bir lafın gerçek bir sohbeti başlatacağına inanamazsınız. | Open Subtitles | لاتتوقع مطلقاً أن تكون الكلمة المبتذلة بداية لمحادثة فعلية |
Liselinin tekinin, eserime Basmakalıp demesine izin veremem! | Open Subtitles | لن أترك متحذلق من الثانوية يخبرني بأن عملي مبتذل. |
Basmakalıp gelebilir ama ben... | Open Subtitles | أعرف بأن الأمر مبتذل, لكن أنا ـ ـ |
Karakterini tek başına,bu huzur veren manzaraya baktırmak biraz Basmakalıp değil mi? | Open Subtitles | ألا تظن أن هذا مبتذل بأن تجعل شخصيتك وحيدة تحدّق في بريّة موحشة؟ كلا، إن كانت كذلك، ما كنت لأكتبها يا (طوني). |
Amma da Basmakalıp bir erkeksin. | Open Subtitles | إنّك رجل تقليديّ مبتذل |
Her şeye bu Basmakalıp boş sözlerinle cevap vererek kendini sorumluluktan kurtarıyorsun. | Open Subtitles | لكي تنصلي نفسك من كل المسؤولية والاجابة على كل شيء بجمل مبتذلة فارغة |
Bu, dünyadaki en Basmakalıp ayrılık cümlesi. | Open Subtitles | ذلك هي أكتر جملة مبتذلة للإنفصال. |
Klişe, Basmakalıp bir şarkı. Nefret ediyorum. | Open Subtitles | إنها مبتذلة جداً أكرهها |
Afrika'daki, kayıt dışı marketler Basmakalıp bir şekilde karmakarışık ve cansız görülmektedir. | TED | يُنظر للأسواق غير الرسمية لإفريقيا بصورة نمطية مثل الفوضى والسخرية. |
Bunlar Basmakalıp rollerdi ve benim gerçekliğimden ve oynamayı hayal ettiğim rollerden ancak bu kadar uzak olabilirlerdi. | TED | هذه الأدوار كانت صوراً نمطية ولم يتسن لها أن تكون أكثر بُعداً عن واقعي أو عن الأدوار التي حلمت بتأديتها. |
Ana propaganda silahı, tecavüz hikayeleri cesetlerden belki birinin bir Almana ait olduğu arka plandaki görüntülerle desteklenen Basmakalıp söylentiler... | Open Subtitles | السلاح الرئيسى لألة الدعاية كان : قصص وقائع الأغتصاب قصص نمطية مدعومة بصور مشكوك فى صحتها |
Daha derine, yakına, daha ileriye gidin ve ilişki türleri kurun. Aslında bu ilişki türleri, bütünsel kişiyi görmemizi ve Basmakalıp düşüncelerden kurtulmamızı sağlar. | TED | أقول لكم، اذهبوا أعمق وأقرب وأبعد وقوموا ببناء أنواع العلاقات، أنواع العلاقات التي تدفعكم بالفعل إلى رؤية الشخص بأكمله وأن تقفوا ضد الصور النمطية. |
Görseli anladığınızda aklınızdaki Basmakalıp tip yeniden düzenleniyor. | TED | لكن حينما تُفهم الفكرة، فإنها تعيد ترتيب الصور النمطية في رؤوس القراء. |
Siyasetteki en Basmakalıp laftır. | Open Subtitles | الكل يتحدث عن الأمل انها أكبر العبارات المبتذلة في السياسة |
Evet, ben burada eşcinseller üzerindeki Basmakalıp yargıları ortadan kaldırıyorum. | Open Subtitles | أجل , أني أقف هنا بكل جرئة أقوم بألغاء نمط الشواذ |