| Ama batıyordum, bataklığa değil, bu sefer biyografiye, bütün hayatımla birlikte. | Open Subtitles | لكن كنت أغرق ليس في المستنقع لكن في السيرة حياتي بأكملها |
| Çoktan ısırılmıştın. bataklığa terk edilmiş küçük vahşi bir çocuktun. | Open Subtitles | لقد كنت ذلك الولد الصغير الشقي , منبوذا في المستنقع |
| Büyük bir çoğunluğumuz isteyerek bir bataklığa gitmez. | TED | لن يذهب أغلبنا بمحض ارادته وعن طيب خاطرٍ الى الطريق المؤدي إلى المستنقع. |
| Ne yazık ki bir bataklığa düşmüş... ...ve oradan çıkamamış. | TED | ولسوء حظه، وقع في مستنقع ولم يتتمكن من الخروج منه. |
| Onu çıplak ayakla engebeli tarlalarda, bazen bataklığa benzer yerlerde yürürken görebilirsiniz. | TED | فانت ترأه يمشي حافياً علي ارضاً غير مستوية ,وربما في المستنقعات حتي , وما الى ذلك |
| Eğer herhangi bir nedenle erken atlarsak bataklığa düşer ve boğuluruz. | Open Subtitles | الآن و إذا حدث اي خطا و هبطنا مبكرا نهبط في المستنقع و نتعطل |
| O da bataklığa gömüldü ve ben bir tane daha yaptım | Open Subtitles | التى غرقت فى المستنقع لذا بنيت واحدة ثالثة |
| Muhtemelen doğruca bataklığa gider. | Open Subtitles | هذا الطريق منخفض جدا. ويمر من خلال المستنقع |
| Bak dostum, bu bataklığa isteyerek inmedik. | Open Subtitles | أسمع يا صديقى ، نحن لم نقصد أن نهبط فى هذا المستنقع |
| Şerif sizin bataklığa kadar gelmenizi istiyor. | Open Subtitles | العمدة يريد أن يراك بالخارج عند المستنقع |
| Yanal kaslarıyla yaptığı ve suyu dans ettirecek kadar güçlü titreşimler ses dalgalarını tüm bataklığa yayar. | Open Subtitles | الإهتزازت ضمن جدران عضلاته ترسل موجات صوتية تمتد في المستنقع قوية بما فيه الكفاية لجعل الماء يتراقص |
| Bu bataklığa ne kadar çabuk beton döşenirse o kadar iyi olur. | Open Subtitles | كلما تخلصوا من هذا المستنقع أسرع, كلما كان أحسن. |
| Savaşçı, aygırı büyük bataklığa kadar kovalamış, ...ama bataklığın yanından yol yokmuş. | Open Subtitles | قام المحارب بتتبع الحصان حتى المستنقع العظيم ولكن لم يكن هناك طريق عبر المستنقع |
| - Laroche bataklığa giderken başlıyoruz. | Open Subtitles | لا ـ نبدأ الفيلم مع لاروش يقود سيارته إلى المستنقع ـ رجل أبيض مجنون |
| Ve batı Amazon'daki en büyük bataklığa gidebiliriz. | TED | ويمكننا ان نذهب إلى أكبر مستنقع في غرب الأمازون. |
| Büyük bataklığa varana kadar koşmuş. | TED | المرشدة: هربت حتى وصلت إلى مستنقع كبير. |
| Büyük bataklığa varana kadar koşar. Burada vahşi ördekler yaşarmış. İki hafta sazlıkların içinde yatmış. | TED | أوين: هربت حتى وصلت إلى مستنقع كبير حيث يعيش البط البري. ونامت في الشجيرات لمدة أسبوعين. |
| Su onlara bir şey yapmaz, Pando. Ben bir keresinde bataklığa düşürmüştüm. | Open Subtitles | لا يجب أن يفسدها الماء فهي مصممة كي تتحمل المستنقعات |
| Kafamdaki suydu; onu almak için Kızılderilileri bataklığa götür. | Open Subtitles | لقد كانت الفكرة أن نحضر الهنود الحمر لسحبها من المستنقعات |
| bataklığa dökülen bir su yolu var ama içi ancak emekleyerek ilerlenecek kadar büyük. | Open Subtitles | هناك كمية من المياه الجوفية تُصب في المستنقعات ولكنها بالكاد كافية للزحف خلالها |
| Ya Tønder polisini arayacaksın, ya da ikimiz bataklığa bir yolculuk yapacağız. | Open Subtitles | أما الاتصال بشرطةَ تندر أَو أنا وأنت نذهب للمستنقع |
| bataklığa. | Open Subtitles | -سأخرج للجدول . |
| İlk etapta kaç kişi bataklığa gittiniz? | Open Subtitles | وكم ذهبت إلى الأهوار في المقام الأول؟ |
| Yol bataklığa dönmüş durumda. | Open Subtitles | لقد حال الطريق إلى مُستنقع |
| Hayır, bataklığa düştüğüne göre, sen buralardan değilsin. | Open Subtitles | لا,لابد أنك لست من هنا لكونك سقطت في الرمال المتحركة. |
| Öyleyse, geldiğin bataklığa geri dönebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إذن أن تعود لمستودعات القمامة التي أتيت منها |
| - Öldürülmüş birisini bataklığa atmaya çalışırken yakalanan sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لَسْتَ الشخص الذي تقريباً أصبحَ مقتولاً هناك في المستنقعِ. |