| Bilirsin,bu yer eşsiz,eğer şanslıysan güneş batarken... çığlık atan siyah yunuslar ortaya çıkar. | Open Subtitles | في بعض الأيام حين غروب الشمس تخرج دلافين سوداء وتتحدث مع بعضها حقاً؟ |
| Bilirsin,bu yer eşsiz,eğer şanslıysan güneş batarken... çığlık atan siyah yunuslar ortaya çıkar. | Open Subtitles | في بعض الأيام حين غروب الشمس تخرج دلافين سوداء وتتحدث مع بعضها حقاً؟ |
| Ama o öğleden sonra, tam güneş batarken, bir ticaret gemisi gördü. | TED | لكن في ذلك المساء عند غروب الشمس، رأت سفينة تجارية. |
| Çok yakında olursak gemi batarken dibe çekiliriz. | Open Subtitles | لو بقينا قريبين سوف تشفطنا السفينة عندما تغرق انت جدف معي واحدة من النساء يمكن ان تمسك الدفة |
| Tekneler gemi batarken uzakta olacak. | Open Subtitles | ستظل القوارب منتظرة لتأخذكم بعدما تغرق السفينة |
| Araç suya batarken bilinci muhtemelen yerinde değilmiş. | Open Subtitles | نعتقد أنها كانت فاقدة وعيها عندما غرقت السيارة ، لذا لا |
| Güneş batarken, sana parayı sakladığım yeri söyleyeceğim. | Open Subtitles | عندما تغرب الشمس, سوف أخبرك أين خبأت المال. |
| Saat 19.45 dışarıda güneş batarken eskilerden sevilen bir şarkı çalıyoruz. | Open Subtitles | الساعة 7: 45 مساءا و بينما تغيب الشمس فى الغروب أذكر ما كنت أحب فى الماضى |
| Emekli olacaktık ve gün batarken gidecektim, belki tamamen papazlık yapacaktım, uzun zaman eşimle ilgilenecektim. | TED | سنتقاعد وسوف أذهب لمشاهدة غروب الشمس، أو أقوم بدور الوزير، أو أحب زوجتي أكثر. |
| Güneş batarken çıplak olarak birlikte denize gireceksin bir kez sevişeceksin ardından ölüp gideceksin. | Open Subtitles | المشي عاريا على البحر معا عند غروب الشمس وممارسة الحب مرة واحدة ثم الموت بعدها. |
| Belki doğum günümde, ve gün batarken, ve hafta sonları, gerçekten normal birine ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | انها ليست وحيدة في الأعلى. أوه، ربما حول عيد ميلادي و عند غروب الشمس. و كانت هناك بضع عطلة نهاية الأسبوع |
| Bugün güneş batarken, volkanın tepesinde, bir toplantı olacak. | Open Subtitles | سيُعـقد أجتماع اليوم عند غروب الشمس على قمة البركان. |
| Gün batarken altınızı da burada istiyorum | Open Subtitles | أريد أن نتجمع هنا نحن الـ 6 عند غروب الشمس |
| Sonrasında bir akşam, tam da güneş batarken, bana "değerlisin" dedi. | Open Subtitles | و بعد ذلك في ليلة من الليالي مع غروب الشمس المذهل, لقد أخبرتني كم انا ذو قيمة |
| Kum tepeleri arasında gün batarken sıkıcı bir iş yemeğinde olmanın ne anlamı var? | Open Subtitles | ما فائدة عشاء العمل الممل عندما يكون هناك غروب شمس؟ |
| Pruva kısmı batarken, kıç tarafı önce yavaş, sonra hızla havaya kalkıyor. | Open Subtitles | وبينما تغرق مُقدّمة السفينة، فترتفع .مؤخّرةالسفينةببطءفيالبداية. |
| Pruva kısmı batarken, kıçı diklemesine sürüklüyor ve sonunda kopuyor. | Open Subtitles | حينذاك، وبينما تغرق مُقدّمة السفينة على نحوٍ رأسيّ، فيحدث أخيراً الانفصال بينهما. |
| Gemi batarken bir cımbız alamadın değil mi? | Open Subtitles | لم تتمكن من حمل الملقط حينما كانت السفينة تغرق |
| Gemim batarken konsülün hayatını kurtardım. | Open Subtitles | عندما غرقت سفينتى أنقذت حياه القنصل |
| Biliyorsun Kitty. Destroyerim Kuzey pasifikte batarken... | Open Subtitles | تعلمين (كيتي) ، حين غرقت سفينتي الحربية في جنوب المحيط الهادي |
| Çevresinde dostları varsa, güneş batarken kaybolmadığını keşfetti. | Open Subtitles | تعلم متعة أن يحظى بإصدقاء حوله عندما تغرب الشمس |
| Güneş batarken en sevdiğin oyuncağınla bacanın üzerine çıkabilirsin ve kimse seni rahatsız edemez. | Open Subtitles | وعندما تغيب الشمس. يُمكنك الصعود على مدخنتُك وبحوزتك ألعابُك المُفضلة. ولا يُمكن لأحد أن يُزعجك. |