| Bedevi çadırlarını vuran şey apaçık bir Amerikan Seyir Füzesiydi. | Open Subtitles | كان جليًا أن صاروخ كروز أمريكي هو ماضرب مخيم البدو. |
| Gezer vaziyet Bedevi stratejisi tek kurtuluş yolu haline geldi. | Open Subtitles | و أصبحت استراتيجية البدو في الترحال هي الحل الوحيد للبقاء |
| Ben yok olan bir köyün mensubu, Bedevi bir kadınım. | Open Subtitles | أنا امرأة بدوية من بلدة لم يعد لها وجود الآن |
| Çılgınca, tutkuyla, umutsuzca aşık olmuşlar ve Bedevi kabilesinin şefi tarafından evlendirilmişler. | Open Subtitles | ووقعوا في الحب بشكل يائس وتزوجا مِن قِبل رئيسِ قبيلة بدوية |
| Pek çok Bedevi kabilesinde güçlü erkeklerin birden çok eş almasına izin verilirdi | Open Subtitles | في العديد من القبائل البدوية الرجال الأقوياء يشجعونهم على تعدد الزوجات |
| Bu aynı çölde hayatta kalma çözümüne adapte olmuş, buradaki hayatta uzmanlaşmış tek insanlar Bedevi göçebeleridir. | Open Subtitles | و نفس هذا الحل للنجاة في الصحراء يطبقه البشر الوحيدون الذين نجحوا في الحياة هنا إنهم القبائل البدوية |
| Kanının peşine düşün, dolaşımının peşine.. Her Bedevi'nin içindeki devrimin peşine düşün. | Open Subtitles | أريدهم أن ينسوا ثوراته التي بداخل كل بدوي |
| Hiçbir Bedevi sokulmamış, yanlış mıyım? | Open Subtitles | لم يتعرض بدوى للعض من قبل هل انا محقة؟ |
| Buranın tek sakinleri bu kalıntıları evi bilmiş bir avuç Bedevi kabilesiydi. | Open Subtitles | المقيمين فيها مجرد حفنة من البدو الرحل الذين اقامو بيوتهم بين الأطلال. |
| Batıdan hiç kimse bir Bedevi'nin kalbini sizden daha iyi bilemez. | Open Subtitles | لا أحد في الغرب لا يعرف قلب البدو أفضل مما كنت. |
| Efendim. Bulunduğum kalenin dışında yerlerinden edilmiş 5 bin Bedevi var. | Open Subtitles | سيدي، هناك 5 آلاف من البدو قد رُحلّوا إلى قلعتي |
| Bir Bedevi kabilesini düşünün. | Open Subtitles | يجب عليك ان تفكر كما كان يفكر مجتمع قبائل البدو |
| Mekkeliler bir çok Bedevi kabileyi müttefik olarak yanlarına almışlardı. | Open Subtitles | إستعاد المكيون بعض الحلفاء كبعض قبائل البدو |
| Yani teorik olarak değil. Fas'ta bir Bedevi töreni yapılmıştı. | Open Subtitles | أنا أعنى أنه ليس زواجنا بالظبط كما عندنا لقد كانت مراسم بدوية فى المغرب |
| Hz. Muhammed'in Bedevi bir süt annesi olmuş ve 4 yaşına kadar göçebe bir hayat yaşamıştır. | Open Subtitles | محمد كان لديه مرضعة بدوية وعاش حياة البداوة بالسنوات الأربع الأولى من حياته |
| Babi bir Bedevi kabilesi gördü, onlar yardım edebilir. | Open Subtitles | .بابي رأى قبيلة بدوية تتبعهم يمكنهم المساعدة |
| Vaha kasabaları, yayılmış Bedevi kabileleri için buluşma noktasıdır. | Open Subtitles | و تعتبر الواحات نقاط تلاق للعشائر البدوية التي طال فراقها |
| Eski Bedevi birikimi diğer kuşağa geçmiş oldu. | Open Subtitles | لقد تم نقل المعرفة البدوية القديمة من جيل إلى جيل |
| Bu inancın Bedevi kabileler arasındaki takipçileri modern dünyadan nefret ediyordu. | Open Subtitles | وأتباعه من القبائل البدوية يكرهون العالم المتطور |
| Yani Romalı bir senatörün sözüne karşılık Bedevi bir Şeyh'inki mi olacak? | Open Subtitles | إذن هي كلمتك يا سيناتور مقابل كلمة شيخ بدوي |
| Yani Romalı bir senatörün sözüne karşılık Bedevi bir Şeyh'inki mi olacak? | Open Subtitles | إذن هي كلمتك يا سيناتور مقابل كلمة شيخ بدوي |
| Az önce Bedevi tercümanıyla uzun bir konuşma yaptım. | Open Subtitles | أنا فقط أجريت حديثاً مع مترجم بدوى |