| Seni bu gece geç saatte ararım. Telefonun başında bekliyor olacağım. | Open Subtitles | ـ ساتصل بك الليلة ـ سأنتظر بجوار الهاتف. |
| - Sevgilim, sen git hazırlan, ben bekliyor olacağım. | Open Subtitles | عزيزتي، إذهبي لتحزمي حقائبِك، وأنا سأنتظر |
| Burada bekliyor olacağım... Bir şeye ihtiyacın olursa diye... | Open Subtitles | سأنتظرك هنا في الخارج في حال احتجت الى اي شيء |
| Protokol yerinin karşısındaki telefon kulübesinde bekliyor olacağım. | Open Subtitles | محاولة جيدة سأنتظرك عند حجرة التلفون المقابلة لغرفة الأزياء |
| Uyandığında şehre gel. Seni bekliyor olacağım. | Open Subtitles | حينما تستيقظ، تعال للمدينة سأكون بانتظارك |
| Seni bekliyor olacağım... Saat 18:00'de... geç kalma. | Open Subtitles | سوف أنتظرك في السادسة مساء لا تتأخر |
| Şu durumda, Vardhaan seni bekliyor olacağım. | Open Subtitles | إذا كان الامر هكذا .. أنا سأكون بإنتظارك |
| Sana bıçağı saplayacağım günü sabırsızlıkla bekliyor olacağım ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ..سأنتظر دائماً اليوم الذي أغرز تلك السكينة في جانبك وأنت تعلم ذلك جيّداً كما أعلم |
| İspat edin! Sizler edene kadar Kerak'ta bekliyor olacağım. | Open Subtitles | أنا سأنتظر فى حصن كراك حتى يستولى الملك على قصرك يا رينولد شاتيو |
| Sadece benim için kapıyı açın. Burada bekliyor olacağım | Open Subtitles | فقط إفتحا الباب من أجلي، سأنتظر كما هنا بالأسفل |
| Telefonun başında bekliyor olacağım ve sen beni 2 dakika içinde farklı bir cevapla arayacaksın. | Open Subtitles | سأنتظر بجوار ذلك الهاتف ، سوف تُعيد الإتصال بي خلال دقيقتين من الآن وسأسمع منك إجابة مُختلفة |
| Tamam. Devriye arabasında sizi bekliyor olacağım, tamam mı? | Open Subtitles | سأنتظرك في الخارج في سيارة الدورية حسناً؟ |
| Sonunda acı seni öldürdüğünde karanlıkta bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سأنتظرك في الظلام عندما الألم يقتلك في النهاية. |
| Bayan Wardh, sizi günbatımında Palmenhaus'un güney girişinde bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سيدة ورده، سأنتظرك عند غروب الشمس في المدخل الجنوبي لبالماهيس... تذكري |
| Fakat ayrılmak için hazır olduğunda ve bana söz verirsen bir daha içmeyeceğine dair orada seni arabada bekliyor olacağım. | Open Subtitles | لكن عندما تستعد للمغادرة و إذا استطعت ان تعدنى إنك لن تشرب ثانية ابدا سأكون بانتظارك |
| Binanın önünde bekliyor olacağım, tamam mı? | Open Subtitles | سوف أنتظرك عند باب المبنى ، حسناً |
| bekliyor olacağım. Hey, millet, sessiz olun. | Open Subtitles | سأكون بإنتظارك مهلاً ، يا رفاق ، ابقو هادءات |
| Beşinci sokak ile Olive sokağın kesiştiği yerde bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سأنتظركِ عند "تقاطع شارعي "أوليف والخامس |
| Abine şikayet et. Onu bekliyor olacağım! | Open Subtitles | اشتكِ لأخيك وانا سأكون بإنتظاره |
| Ve gelecek sefer, bekliyor olacağım. | Open Subtitles | وفي وقت لا حق سأكون بالإنتظار. |
| - Burada yaşıyor ama. Döndüğünde onu bekliyor olacağım. | Open Subtitles | لكنّه يقيم هنا سيعود، و سأكون بانتظاره |
| Bir daha ortaya çıktığında onu bekliyor olacağım. | Open Subtitles | عندما سيظهر في المرة القادمة، سأكون مستعداً له |
| Birisi bana gelip göstermek isterse ne zaman olursa burada saygıyla bekliyor olacağım. | Open Subtitles | إذا اراد أي شخص القدوم وأن يريني سأكون منتظراً هنا في أي وقت |
| Kalbin kırıldığında, acıklı bir kız müziği ve dondurmayla seni bekliyor olacağım. | Open Subtitles | عندما يتحطّم قلبك سأكون منتظرة لإتصالك لأجل موسيقى الفتيات الحزينة والآيسكريم |
| Arkanı kollamam gerekebilir diye dışarıda bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سأكون منتظره بالخارج فى هذه الحاله ستحتاجى الى مسانده |
| Bir hafta sonra, orada bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سوف أكون بانتظاركِ في ذلك المكان بعد أسبوعٍ من الآن |
| Orada Omar'ı bekliyor olacağım. | Open Subtitles | سوف انتظر عمر في الداخل |