| O halde, bu tam yerine oturur. Yani, sen ve o beraberce oturursunuz. | Open Subtitles | أعني ، أنت وهو مناسبين معاً كان علي معرفة ذلك منذ فترة طويلة |
| Yani, sen ve o beraberce oturursunuz. Onu uzun zaman önce görmem gerekirmiş. | Open Subtitles | أعني ، أنت وهو مناسبين معاً كان علي معرفة ذلك منذ فترة طويلة |
| Ya şeytanı beraberce öldürürüz ya da siz pislikler beni yiyebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكننا القضاء على الشرير معاً أو يمكنكم أيها الأوغاد الضعفاء أكلي |
| Onun kolay pişirme fırınında beraberce bir şeyler pişirirdik, midilliyi ve uğurböceğini severdi. | Open Subtitles | نحن كنّا نخبز سوية في فرن بيكها السهل وهي أحبّت البونيز والسيدة الحشرة |
| Tüm bunları işiteceksin, ama ilk önce beraberce kısa bir gezi yapmalıyız. | Open Subtitles | سأحكي لك عنها ولكن فى البداية يجب ان نبحر سوياً فى رحلة |
| Projeyi beraberce ortaya koyan bizdik, bundan dolayı tüm şikâyetlerle uğraşan biziz. | Open Subtitles | نحن الذين وضعنا المشروع معاً إذن نحن من يتعامل مع كل الشكاوي |
| İkiniz de şuanda oldukça yalnız hissediyor gibi görünüyorsunuz, ve bazen en iyi yaptığımız şey beraberce yalnız hissetmek oluyor. | Open Subtitles | أجل ، يبدو أن كلاكما تشعران بالوحدة في تلك اللحظة وأحياناً أفضل ما يُمكننا فعله هو مُحاولة الشعور بالوحدة معاً |
| Umuyorum ama beraberce ortak bir şekilde, altyapımızı yeniden inşa edeceğiz. | Open Subtitles | كما نآمل معاً في إطار الشراكة، نستطيع إعادة بناء البنية التحتية |
| Bu kontrolünüz var. Bu kontrolünüz var. Ve bunları, beraberce, bir araya getirdiğinizde en iyi müzik ortaya çıkıyor. | TED | بتحكمك بهذا وذاك. ووضعهم معاً بشكل تشاركى. تنبثق افضل الموسيقى |
| Doğru dedin Bill. Eğer bu tek gözlü uzaylı herifleri beraberce haklayacaksak farklılıklarımızı bir kenara bırakmalıyız. | Open Subtitles | لديك وجهة نظر، لو أردنا معاً هزيمة ذينك المخلوقين أحاديي العين، |
| beraberce ofise yürüyeceğiz. | Open Subtitles | سوف نمشي لمكتبك معاً و اذا تحطمت ساعتك .. |
| beraberce bara gider, birkaç kız buluruz. | Open Subtitles | سوف نذهب إلى حانة معاً ونقابل بعض الفتيات |
| Sonraki 35 sene boyunca çocuklarını yetiştirdiler plak yaptılar turnelere çıktılar ve müziklerini beraberce icra ettiler. | Open Subtitles | في ال35 عام التاليين ربوا أولادهما و سجلوا الألبومات و تجولوا بالعالم و غنوا له معاً |
| Sanırım diğer ayrıntıları kendime saklayacağım, oraya gidene kadar. beraberce. | Open Subtitles | لكني أظن بأني سأحتفظ ببقية التفاصيل لنفسي حتى نصل إلى هناك، معاً |
| Ancak eğer beraber çalışmaya devam etmezsek, çok uzun süredir nice zorluklarla beraberce kazandığımız zafer, kaos ile sonuçlanabilir. | Open Subtitles | ولكن إذا لم نستمر بالعمل معاً.. فإن النصر الذي عملنا معاً بجد لفترة طويلة على تحقيقه.. |
| Bu sabah, beraberce dışarıya çıktık ve onlardan dört tanesini tuttuk. | Open Subtitles | لقد ذهبنا سوية صباح اليوم و تشارك مع أربعة منهم |
| Taş kesilmiş bir bahçede birlikte gömülmüş iki tabut gibi... beraberce geçirdiğimiz bu günler... ölümden de beter. | Open Subtitles | في هذه الايام اسوء من الموت, اننا نعيش جنبا إلى جنب ككفنان مدفونان سوية في حديقة موحشة |
| Huzur veren, bakımlı bir bahçe, güzelce budanmış... nizamî yollarında beraberce gezdiğimiz... yanyana, gün be gün... aramızdaki mesafeyi koruyarak, hiçbir zaman... | Open Subtitles | مريحة منظمة مشذبة بشكل جيد مع ممرات حيث نخطو سوية جنباً إلى جنب، يوما بعد يوم |
| beraberce yataklarımızı, yemek masalarımızı ve ailelerimizi olmaları gereken güvenli ve barış dolu vahalar haline getirebiliriz. | TED | سوياً نستطيع جعل أَسِرتنا ، طاولات عشائنا وعائلاتنا واحات آمنة وهادئة مثل ما يجب أن تكون. |
| Benimle yukarı gelmeni istiyorum. beraberce iyi şeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | أريدكِ أن تأتي معي، يمكننا أن نفعل أشياءً رائعة سوياً |
| Bu durumdan kurtulmak istiyorsak beraberce çalışmalıyız, dolayısıyla beni izle. | Open Subtitles | , الأن ينبغى أن نعمل سوياً , كى نخرج من هذا . لذا أتبع تعليماتى |
| Ölüleri beraberce gömdükleri yer. | Open Subtitles | إنـه مكـان مُخصّص لوضـع الأموات سويّة |
| LM: "Ne yapmış olursan ol, beraberce çalışabiliriz." | TED | ليندسي مالوي: "مهما كان ما فعلته، يمكننا التعامل مع ذلك." |