| Herşeyi berbat ettin, piç! Bir daha asla Sullivan'la çalışamazsın! | Open Subtitles | لقد أفسدت الحفلة, ايها الحقير لن تقدم ابدا مع سوليفان مرة اخري |
| Yaptığını beğendin mi, Joe College? Bütün partiyi berbat ettin. | Open Subtitles | هل ترى ما الذي فعلته أيها اليهودي لقد أفسدت الحفلة بكاملها |
| Kabul et Jack, işi berbat ettin. | Open Subtitles | واجه الامر ، لقد افسدت كل شيء كان من المفروض ان يتم انقاذنا |
| Gömleğimi bile giymiştim ama sen herşeyi berbat ettin. | Open Subtitles | لقد كنت أرتدي القميص المناسب لكنك أفسدتِ الأمر |
| - Lanet olsun, her şeyi berbat ettin! | Open Subtitles | - كيف فعلت هذا ؟ أنت خربت كل شئ |
| Sen onu berbat ettin. Eğer yeseydin, ölebilirdin de. | Open Subtitles | لقد أفسدتها .وكان يمكن أن تموت لو أكلتها |
| Ve sen bunu berbat ettin. | Open Subtitles | بالضبط، وأنت خرّبتَه. |
| İşi berbat ettin ve kariyerin senin dediğinden çok hızlı bir şekilde boka batacak. | Open Subtitles | إن أفسدت هذا الأمر، ضاع مستقبلك المهني أدراج الرياح |
| Zen-Phoria sunumunu berbat ettin, seni seven insanlara saldırdın ve kişisel bakımını cehennemin dibine gönderdin. | Open Subtitles | أفسدتي صفقة " زين فوريا" لقد هاجمتي ناس يحبونكِ وسمحتي لمظهرك بأن يذهب إلي الجحيم |
| Seni angut herif her şeyi berbat ettin. | Open Subtitles | تبا، لقد أفسدت الأمر كله. . . |
| - Her şeyi berbat ettin. | Open Subtitles | لقد أفسدت كل شيء |
| berbat ettin, dostum. | Open Subtitles | لقد أفسدت المشهد يا رجل |
| Sen her şeyi berbat ettin! | Open Subtitles | لقد أفسدت كل شئ |
| Tebrikler, güzelim şarkıyı berbat ettin. Bu bir şarkı mı? | Open Subtitles | " هنيئا لك، لقد أفسدت أغنية جميلة " |
| Kabul et Jack, işi berbat ettin. | Open Subtitles | واجه الامر ، لقد افسدت كل شيء كان من المفروض ان يتم انقاذنا |
| Bir adamın son yürüyüşünü berbat ettin! | Open Subtitles | لقد أصبته بالتوتر لقد افسدت مسيرته الأخيرة |
| Gömleğimi bile giymiştim ama sen herşeyi berbat ettin. | Open Subtitles | لقد كنت أرتدي القميص المناسب لكنك أفسدتِ الأمر |
| Her şeyi sen berbat ettin. | Open Subtitles | أنت خربت كل شيء. |
| O yenilmeyecekti. berbat ettin. | Open Subtitles | ليست للأكل، لقد أفسدتها. |
| - Hayır berbat ettin. | Open Subtitles | - لا، خرّبتَه. |
| Hayır, çünkü bir çuval inciri berbat ettin. | Open Subtitles | كلا ، لإنك أفسدت هذا |
| Öyle, evet, ayrıca berbat ettin. | Open Subtitles | أجل أول مره, وأجل أفسدتي اللحظه |
| Her şeyi sen berbat ettin ve şu anda Tanrının unuttuğu bir yerde kaldık. | Open Subtitles | ماذا؟ انت من أفسد الأمر وها نحن متقطعه بنا السبل في منتصف الله يعلم أين |
| Her şeyi berbat ettin. | Open Subtitles | لقد أحدثت فوضى في كل شيئ |
| Yüce Divan'ın hakimlerinden birinin annesinin cenaze törenini berbat ettin, üstelik kızının da ölmüş olabileceğini öğrendiği aynı gün. | Open Subtitles | لقد عبثتَ في جنازة لأمّ قاضية بالمحكمة العليا في نفس اليوم الذي تكتشف فيه أنّ ابنتها على الأرجح ميّته |
| Çok basitti Flamingo. 2 kez kornaya basacaktım. Sen işi berbat ettin. | Open Subtitles | هذا امر بسيط،فلامينغو بوقين، و انت افسدتي الامر |
| Hayatımı falan kurtarmadın berbat ettin. | Open Subtitles | لم تنقذ حياتي بل افشلت عملية انتحاري |