| 5 kablo var. Yeşil, sarı, kırmızı, beyaz ve mavi. | Open Subtitles | : حسناً، لدينا خمسة أخضر، أصفر، أحمر، أبيض و أزرق |
| Tahmin edin ne oldu: beyaz ve yumurta kabuğu beyazı tamamen aynı renklermiş. | Open Subtitles | احرزوا ماذا , أبيض و أبيض قشور البيض هم في الحقيقة لون واحد |
| Birleşik Devletler'den yaptığımız kırmızı, beyaz ve mavi bir baskı. | TED | هذه لوحة للولايات المتحدة باللون الأحمر والأبيض والأزرق |
| Senin beyaz ve yumuşak olduğunu söylüyorlar. Sanırım, haklılar. | Open Subtitles | -انك ابيض و ضعيف.اعتقد انهم على حق |
| Kırmızı, beyaz ve mavi bir arabayı çalmak, Amerkan bayrağına tükürmek gibidir. | Open Subtitles | لكن سرقة سيارة حمراء و بيضاء و زرقاء كالبصق على علم أمريكا |
| Örneğin, üç ayrıcalık türü olabilir: zengin, beyaz ve erkek. | TED | يمكن أن يكونوا على سبيل المثال ثلاثة أنواع من الامتيازات: غني وأبيض وذكر. |
| Bende diğer insanlar gibi vatanseverim, ama trafik ışıklarını kırmızı, beyaz ve mavi olarak değiştirmek tehlikeli görünüyor. | Open Subtitles | أنا لا أقل وطنية عن الجميع لكن أظن أن تغيير ألوان الإشارة الضوئية إلى الأحمر و الأبيض و الأزرق يبدو عملاً خطراً |
| Belli oldu ki, kırmızı, beyaz ve mavi kumaşlar müsait değilmiş. | Open Subtitles | تبين أن الأقمشة الحمراء والبيضاء والزرقاء غير متاحه |
| Kesinlikle aynı değil, burada mavi, beyaz ve kırmızı balonlar var. 14 Temmuz, Bayram. | Open Subtitles | ليست تماماً فهذه تحتوي على بالونات زرقاء وحمراء وبيضاء مثل الـ 14 من يوليو |
| Hayır. Bir gün bir zenci, bir beyaz ve iki Asyalı... | Open Subtitles | لا، كان هناك رجلٌ أسود، و آخر أبيض و رجلان آسيويان |
| Bazı yönlerden sen ve ben, diğer beyaz ve zencilerden daha yakınız. | Open Subtitles | بطريقة ما ، نكون أكثر قربا من رجل أبيض و زنجي |
| "Kırmızı, beyaz ve Mavi"nin iki yıldızıyla birden yemeğe mi çıkacağım? | Open Subtitles | ساذهب لتناول العشاء مع نجمي برنامج "أحمر و أبيض و أزرق"؟ |
| Sen kör ve zencisin, o yüzden neden beyaz ve sağır bir arkadaş bulmuyorsun böylece ikiniz Gene Wilder ve Richard Pryor gibi olab... | Open Subtitles | أنت رجل أسود و أعمى لذلك قم بإيجاد صديق يكون أبيض و أصم بعد ذلك يمكنكم أن تكونوا مثل : |
| beyaz ve büyük ihtimalle Los Angeles'ta yaşayan beyaz bir erkek arıyoruz. | Open Subtitles | نظن أننا نبحث عن ذكر أبيض و هو تقريبا من المؤكد أنه من سكان مقاطعة لوس أنجلوس |
| Tamam. İtalyan bayrağının renkleri kırmızı, beyaz ve nedir? | Open Subtitles | ألوان العلم الإيطالي هي الأحمر والأبيض وماذا؟ |
| - beyaz ve kırmızı mı? | Open Subtitles | ـ ابيض و غامق ؟ |
| Mankenlerin kırmızı beyaz ve mavi iç çamaşırı giydikleri partiler mi? | Open Subtitles | أين ترتدي النساء ملابس داخلية حمراء و بيضاء و زرقاء ؟ |
| Bütünüyle kadınlar bağlamına geçersek üç ayrıcalık türümüz artık zengin, beyaz ve trans-olmayan olur. | TED | لذا يمكننا الانتقال إلى سياق كامل من النساء، والآن يمكن أن تكون امتيازاتنا الثلاثة هي: غني وأبيض ومتوافق الجنس. |
| Çok güzel, her şey beyaz ve mavi. | Open Subtitles | جميلة جدا ، كل شيء باللونين الازرق والابيض |
| Aynı sebeple fakir, siyah bir kadın, beyaz ve siyah insanlarla aynı anda ortaklık ederek hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | لنفس السبب الفقراء السود خاطروابحياتهموأطرافهم.. بمشاركة البيض والسود على حد سواء |
| Mavi, beyaz ve platinyum. | Open Subtitles | هذا المزيج بين الابيض و اللبنى كملمس البلاتنيوم |
| Gardrobun içinde dört adet birbirinin aynı gri pantolon dört adet birbirinin aynı beyaz ve mavi gömlek kemer, çorap, iç çamaşırı, spor ceket çizgili kravat ve beyaz bir bornoz vardı. | Open Subtitles | في خذانة الملابس، كان هنا أربع سراويل رمادية متماثلة و 4 قمصان متشابهة باللون الأبيض والأزرق حزام ، جوارب، ثياب داخلية و سترة |