| Açıkça görünüyor ki, canavar yanımla ilgili benden çok şey bildikleri kesin. | Open Subtitles | لأنه من الواضح انهم يعرفون الكثير عن جانبي الوحشي أكثر مني 000 |
| Bu bölgeyi iyi bildikleri için burayı seçtiler, değil mi? | Open Subtitles | هم إختاروا هذا المكان كمكان للإنزال لأنهم يعرفون المنطقة، صحيح؟ |
| Aralarındaki bağı kırmak mümkün değildir çünkü tek bildikleri budur. | Open Subtitles | الرابط بينهم لن يكون قابلا للقطع لأنه كل ما يعرفونه |
| Senin ve onların bildikleri hakkında onlara bir resim çizebilirsin. | Open Subtitles | بوسعكِ رسم صورة لكلّ شيء يعرفونه ولكلّ شيء تعرفينه أنتِ |
| Çünkü belki bir gün bildikleri ve sevdiklerine özen göstermek isterler. | TED | لأنه ربما يومًا ما سيودّون تقديم الرعاية للأشياء التي يعرفونها ويحبونها. |
| Mesele adamın bildikleri ya da bilmedikleri değil. | Open Subtitles | الذي كان يعرفه أو لا يعرفه بجانب نُقطة الموضوع |
| ama şimdi günde iki saat harcayabilirler ve telafi edebilirler, ya da utanmaksızın hız kazanabilirler bildikleri ya da bilmedikleri bir konuda. | TED | الآن يمكنهم قضاء ساعتين يوميا ويرتاحون أو ترك الأمر بدون الشعور بالاحراج حول ما يعرفون او يجهلون |
| Ama bildikleri şey onu nasıl dirilteceklerini bilmeleri. | TED | ولكن ما يعرفونه هو أنهم يعرفون كيفية بعثها. |
| Bu tip programlar, masum olduklarını bildikleri kişileri izlemektedirler. | TED | انهم على وشك القيام بمراقبة الناس أنهم يعرفون انهم أبرياء. |
| Çoğu İngiltere'ye dilini bildikleri için gitmek istiyorlar, hayatlarına burada yeniden başlamanın daha kolay olacağını düşünüyorlar | TED | معظمهم يرغبون في الوصول إلى بريطانيا لأنهم يعرفون اللغة، ويجدون أنه من السهل بدء حياتهم من هناك. |
| Bunlar, çok az bildikleri konular üzerine her insanın bir haftasını ayıracağı birçok karar olurdu. | TED | هذه قراراتٌ كثيرة على كلّ فردٍ إتخاذها أسبوعيّاً، في مواضيع لا يعرفون الكثير عنها. |
| Tek bildikleri senin yeni, tatlı ve ilgi çekici olduğun. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه أنك جديد و لطيف و مثير للاهتمام |
| Bu kadar, bütün bildikleri bu. | TED | وهذا كل مافي الموضوع ، هذا كل ما يعرفونه. |
| Ne zaman yeni bir üniteye başlasak bütün öğrencilerin bildikleri her şeyi listeleyerek başlamayı tercih ederim daha sonrasında aynı zamanda sorularımızı da listeleriz. | TED | وعندما نبدأ وحدة تعليمة جديدة، أبدأ مع الطلاب بالتذكير بكل شيء يعرفونه حول الموضوع، ثم ندون قائمة أسئلة أيضًا. |
| Ve ben bunu öğrencilerimde, zaten bildikleri kelime bilgisine ve zaten kavradıkları sistemlere kılavuz olması için kasten kullanıyorum. | TED | وأنا أستخدم هذه الطريقة عَمْد لأتفاعل مع الطلاب، مُستخدمةً مفردات يعرفونها وأنظمةٌ يفهمونها. |
| Şu an bildikleri ifşaata geldiğinde öğreneceklerinin yarısı bile değil. | Open Subtitles | ما يعرفه حاليا لا يُعادل نصف ما سيعرفه عندما نكشف الأدلة |
| Adam kaçırma ve cinayetten suçlanabileceklerini bildikleri için müvekkillerim paniklediler ve cesetten kurtuldular. | Open Subtitles | عندما عرفوا بانهم متهمين بالخطف و القتل خاف موكلي و تخلصوا من الجثة |
| Tek bildikleri şiddet. Pis fakirler. | Open Subtitles | كل مايعرفونه هو العُنف، هولاء الفلاحيين الحمقى. |
| Bu da bize gösteriyor ki öğrenciler bize yurtdışından geldiğinde, onlara bildikleri hakkında yeteri kadar kredi vermiyoruz, ve bunu kendi dillerinde biliyorlar. | TED | ما يكشف لنا أنه عندما يأتينا الطلاب من الخارج فنحن لا نُحسن تقدير وتقييم ما يعرفوه بالفعل وقد تعلموه بلغتهم الأم |
| Genellikle kötü insanların interneti kullanmada iyi olduğunu görürüz, teknoloji dâhisi oldukları için değil, insanları neyin teşvik ettiğini bildikleri için. | TED | تبين أن الأشرار بارعون أحيانًا في استغلال الإنترنت، ليس لأنهم بارعون تقنيًا، ولكن يدركون ما الذي يثيرُ غضب الناس. |
| Bu kısım, usturlap hakkında bütün bildikleri. | Open Subtitles | هذا القسم هنا هو كل ما عرفه من الإسطرلاب |
| Onlar maliyetleri herhangi bir ülkeden daha iyi bildikleri, ihtiyaçları başka bir ülkeden daha iyi bildikleri için bunu yapıyorlar. | TED | هم يفعلون ذلك وهم يعلمون أن التكاليف أفضل من أي بلد آخر، يعلمون الاحتياجات أفضل من أي بلد آخر. |
| Bütün bildikleri, kutsal adamların göğe yükselmesinden önce diz çökmek. | Open Subtitles | أنهم يَعْرفونَ كَيفَ يسجدون لأنفسهم ويُقابلُون القدّيسَ،الراهبِ و الطائر أبسراس |
| Tüm bildikleri, hala dışarıda üstlerine atlamaya hazır olduğumuz. O gitmedi. | Open Subtitles | أشك فى ذلك ، فعلى حد علمهم نحن لا نزال بالخارج مستعدون لهم |