| Hayatımızın en iyi bahar tatilimizi geçirme biletimiz! | Open Subtitles | وهي تذكرتنا لتمضية أجمل اجازة ربيع في حياتنا | 
| Güvenlik sistemi satışlarını patlatmak için "Şarbon saldırısı" bizim biletimiz. | Open Subtitles | "مؤامرة جمرة خبيثة" هي تذكرتنا لقفزة في مبيعات أنظمة الحماية | 
| Dostun bizim buradan çıkış biletimiz. | Open Subtitles | جسمك تذكرة من الدرجة الأولى لإخراجنا من هنا | 
| Gay bir cadılar bayramına biletimiz. | Open Subtitles | إنها تذكرة دخولنا لحفلة عيد القديسين الشاذة | 
| Üstelik Dünyanın sonunu görmek için en önden biletimiz var. | Open Subtitles | أنظر , حصلنا على تذاكر المقاعد الأماميه لنهايه الأرض | 
| Dogger'ların maçına gidiyoruz ama yalnızca 3 tane biletimiz var. | Open Subtitles | "ذاهبين إلى مباراة للـ "دودغرز و لدينا 3 تذاكر فحسب | 
| Tüm ihtiyacımız bu randevu kitabında suçlayıcı bir öğe ve bu da bizim biletimiz... | Open Subtitles | كل ما نحتاجه هو مدخل تجريم واحد من دفتر المواعيد و هذا سيكون تذكرتنا | 
| Şu mekik buradan çıkış biletimiz. | Open Subtitles | هذا المكوك هو تذكرتنا للخروج من هذا الملجأ | 
| Ve Şef Iska Geçen de bizim kurtuluş biletimiz. | Open Subtitles | و زعيم الكوخ هناك،هو تذكرتنا للخروج من صحتنا السيئة | 
| Bu para güzel bir hayata olan biletimiz. Şu andan itibaren. | Open Subtitles | هذا المال تذكرتنا لحياة جيدة إبتداءً من الآن | 
| Bu kitap bizim eve dönüş biletimiz. | Open Subtitles | كتاب التعاويذ هذا, هو تذكرتنا للعودة للمنزل | 
| Bay Tavşan her şeyden çıkış biletimiz olmalıydı. | Open Subtitles | مستر رابيت كان من المفترض أن يكون تذكرتنا للخروج من كل هذا. | 
| Avrupa'da uyuşturucu ticaretine girmek istiyorsak biletimiz sen olacaksın. | Open Subtitles | إذا كنت تريد الدخول فى سوق المخدرات الأوروبية فإن حياتك هى تذكرة الدخول | 
| Belki de onu kurtaracaklar ve bizim buradan çıkış biletimiz olacak. | Open Subtitles | من يعرف؟ ربما سينقذونه و سيكون تذكرة هروبنا من هنا | 
| Kendi kuyularını kendileri kazdı şimdi eve gitme biletimiz onlar. | Open Subtitles | هم الجناة على أنفسهم، لكنّهم الآن تذكرة عودتنا لديارنا. | 
| Kendi kuyularını kendileri kazdı şimdi eve gitme biletimiz onlar. | Open Subtitles | هم الجناة على أنفسهم، لكنّهم الآن تذكرة عودتنا لديارنا. | 
| biletimiz yok dediler ama artık biletim var. | Open Subtitles | ،لقد قالوا أنه لا توجد تذاكر ولكنـّي حصلت على تذاكر مباراة تشيلسي | 
| Kızma ya uçak biletimiz var otel tamam, 1 haftaya yeni çek gelecek | Open Subtitles | لا تغضبي معنا تذاكر السفر للغد و الفندق مدفوع و سيرسلون لي شيك جديد | 
| Akşamki Radiohead konserine biletimiz var. | Open Subtitles | كانت لدينا تذاكر العرض الاذاعي الكبير بالمسرح المفتوح مساءاً | 
| Bir sorunumuz var. Fazladan iki biletimiz var. | Open Subtitles | لدينا مشكلة، معنا تذكرتان إضافيتان | 
| Plan yolunda gitmezse, o bizim çıkış biletimiz olacak. | Open Subtitles | إذن لم تسير الخطة بشكل جيد، ستكون بطاقتنا للخروج من السجن. | 
| Film izleyeceğiz! Fazladan iki biletimiz var. | Open Subtitles | نحن اتينا هنا لنشاهد فيلما وانظر معنا تذكرتين اضافيتين | 
| Geldiğimizde şu bayrak direğini fark ettim. Bu ve uzatma ipi aşağı iniş biletimiz. | Open Subtitles | ،حسنا ، قد لاحظت سارية العلم تلك عندما وصلنا إلى هنا و هذا الحبل القابل للتمدد هو وسيلتنا للنزول | 
| Saha kenarı biletimiz var. | Open Subtitles | حجزنا مقاعد علي بعد 50 متر من الملعب. |