| Hmm, belki göz kırpan adamı biliyorlardır Gidip soralım | Open Subtitles | ربما يعرفون ذاك الرجل المرتعش سأذهب وأسأل |
| Kaç dakikada buraya geleceğini de. Senin hakkında her şeyi biliyorlardır. | Open Subtitles | وكم يستغرقك للوصول الى هنا يمكنك التأكد بأنهم يعرفون عنك |
| İsmini biliyorlarsa, ehliyetinin olmadığını da biliyorlardır. | Open Subtitles | وإن كان لديهم مشتبه به فهم يعرفون بأنك لا تحمل رخصة قيادة |
| Şimdiye yeterince şey biliyorlardır zaten. Bir gün sana baskın yapacaklardır. | Open Subtitles | ربما يعلمون الكثير بالفعل سوف يهاجمونك يوما ما |
| - Küçük bir yer. Çok uzak değil. Belki bir şey biliyorlardır. | Open Subtitles | مكان صغير وليس بعيدًا، لعلّهم يعلمون شيئًا. |
| Bunu senin çektiğini zaten muhtemelen biliyorlardır çünkü her yerde kameralar var, özellikle de Besic çevresinde. | Open Subtitles | على الأرجح قد علموا أنك صورته لأن هنالك كاميرات بكل مكان خصوصاً حول مقر القيادة العامة |
| Belki de biliyorlardır. İçeriden bilgi aldığımı varsayıyorlardır. | Open Subtitles | لعلّهم يعرفون بالفعل، يواصلون الافتراض بأنّ لديّ معلومات داخليّة |
| Belki bilmediklerini sandıkları bazı şeyleri biliyorlardır. | Open Subtitles | ربما يعرفون شيئاً لا يعرفون بأنهم يعرفونه |
| Komşuların, evlilikleri yıktığını biliyorlardır. | Open Subtitles | ــ جيرانكِ يعرفون بتدميركِ للزيجات ــ حسناً، عليكِ المغادرة |
| Belki Aubrey'e olanlar hakkında fazlasını biliyorlardır. | Open Subtitles | ربما أنهم يعرفون المزيد عن ما حدث لأوبري. |
| Umarım bu adamlar sözlerini nasıl tutacaklarını biliyorlardır. | Open Subtitles | أتمنّى هؤلاء الرجال يعرفون كيف يُبقون كلمتهم هؤلاء الناس يعرفون كيف يكسبون المال |
| Hastanede yattığımı biliyorlardır da neden yattığımı kesinlikle bilmiyorlar. | Open Subtitles | أعني, أنا متأكد إلى حدّ ما هم يعلمون, لكنهم لا يعرفون ما الذي وضعني في المستشفى. |
| Diyorum ki belki bizim bilmediğimiz bir şeyler biliyorlardır. | Open Subtitles | أنا فقط اقول ربما هم يعرفون شىء لا نعرفه |
| Belki ben seni öldürdükten sonra cesedi nasıl yok edeceğimi de biliyorlardır. | Open Subtitles | ربما يعرفون كيفية تفريغ الجسم بعد أن أقتلك. |
| Belki nerede yaşadığını biliyorlardır. Ya da soruşturup yakınlarda bulabiliriz. | Open Subtitles | ربّما يعرفون أين يعيش أو نُفتّش المنطقة بدقة ونعثر عليه في الجوار. |
| Belki de birilerinin onları aradıklarını biliyorlardır. | Open Subtitles | حسناً ، ربما هم يعلمون . أن هناك أحد يبحث عنهم |
| Ve eğer onlar 13'lerin evinden geldilerse geri dönüş yolunu da biliyorlardır. | Open Subtitles | إذاكانواقد أتوامنموطن القبيلةال13, فلابد أنهم يعلمون طريق الرجوع |
| Belki onu bu işe onlar yerleştirmiştir, belki nereye taşındığını da biliyorlardır. | Open Subtitles | لذا ربما عينوها في تلك الوظيفة، وربما علموا إلى أين انتقلت |
| Alınma ama seni orada bulacaklarını biliyorlardır. | Open Subtitles | بدون أهانة، لكنهم سيعرفون ذلك .و سوف يسعون وراءكِ هُناك |
| Kaçtığını artık biliyorlardır. Fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | سيعلمون أنها قامت بالهرب ليس لدينا متسعٌ من الوقت |
| Adadan çıkan herkesi izlediğimizi biliyorlardır. | Open Subtitles | اجل ، لكن هؤلاء الرجال قتلوا شرطيينِ ليحصلوا على هذه الأحجار لذا هم يعلمونَ أننا نراقب كل واحدٍ يغادر الجزيرة |
| Bahse girerim şu an bizimle konuştuğunu biliyorlardır. | Open Subtitles | أراهن أنهم على علم بأننا تحدثنا معك اليوم |