| Nereye saldıracağını bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي طريقة . لمعرفة مكان هجومه القادم |
| Ve onu, nerede görmüş olduğunu bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | وليس لدينا طريقة لمعرفة مكان مقابلتهم إذا كانت تقابله |
| Yapabileceklerini bilmenin imkanı yok. Haklısın, onu bu kadar tehlikeli kılan da bu. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة لمعرفة ما هو قادر عليه ـ أنت محق وهذا ما يجعله خطير للغاية |
| Anılarının hâlâ kullanılabilir olup olmadığını bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | ليس لدينا أي طريقة لمعرفة إذا كانت ذكرياته قابلة للتجديد |
| Bir insan hakkında her şeyi bilmenin imkanı yok | Open Subtitles | . ليس هناك وسيله يمكنك أن تعرف بها كل شئ حول شخص ما |
| Hangi yöne gittiğimizi bilmenin imkanı olmaz. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة لمعرفة أي اتجاه نتخذه |
| Lyle çoktan kaçmıştır. Aşağıda mıydı değil miydi bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | لابد أن (ليل) قد خرج الآن لا يوجد طريقة لمعرفة مكانه |
| McClaren olabilir ama bunu bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | التي من الممكن أن (ماكلرين) كان يتصل بها بواسطتها ولكن لا توجد طريقة لمعرفة شيء |
| O halde bu adamların taşıdığı sandığın aslında nereden geldiğini bilmenin imkanı yok değil mi? | Open Subtitles | ولا يمكنك أن تعرف من أين جاء هؤلاء الرجال الذين كانوا يحملون صندوق الاقتراع؟ |
| Bu adamların Bay Buckley'den emir alıp almadıklarını bilmenin imkanı yok değil mi? | Open Subtitles | ولا يمكنك أن تعرف ما إذا كان هؤلاء الرجال قد تلقوا أوامر من السيد باكلي أم لا؟ |