| Bunun önemli olduğunu düşünmüştüm. Sanırım bana bir özür borçlusun, Barbara. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون مهمًا أظن أنك تدينين لي باعتذار , باربرا |
| Yüksek irtifa meteoroloji uçağı değildi bir casus uçaktı tüm bunları biliyoruz ve Birleşik Devletler'den bir özür bekliyoruz. | Open Subtitles | وإنها ليست طائرة بحثية ،لإستطلاع الطقس ولكنها كانت طائرة تجسس ونحن نعلم كل ذلك وطالب باعتذار من الولايات المتحدة |
| Bence bu tatlı, masum ve çok çekici genç bayana bir özür borçlusun. | Open Subtitles | أعتقد بأنك مدين لهذه السيده البريئة بإعتذار جذّاب جداً رغم ذلك أعتذر لشابة |
| Bence sen bana bir özür borçlusun, adi herif. | Open Subtitles | وانا اعتقد انك مدين لي بإعتذار يا ابن الساقطة |
| Düşündüm de dünkü davranış tarzımdan dolayı sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | كنت أفكر بالأمر وأدين لك اعتذار على طريقة معاملتي لك بالأمس |
| Aksine, sizi İngiltere'ye beş parasız getirdiğim için ben size bir özür borçluyum. | Open Subtitles | على العكس, أنا أدين لكِ بأعتذار, فلقد أحضرتكِ إلى إنكلترا و أنا مفلس |
| Cesedin döşeme boyunca patinaj yapmasına üzülmekle birlikte galiba sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | أعذريني، ولكن من طريقة اندفاع الجسم على الارض اعتقد انني أدين لكِ باعتذار |
| Ne karın ağrısı bir sınıf! Baba, sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | يا له من ألم في الفصل أبي أنا أدين لك باعتذار |
| Sanki muhbirine bir özür borçluymuşum gibi hissediyorum. Evi berbat ettim. | Open Subtitles | أشعر بأننى أدين لمرشدك هذا باعتذار لقد تقيأت فى الشقة كلها |
| Bana ismimi öğrenme zahmetine girmediğiniz için bir özür borçlusunuz, Sayın Başkan. | Open Subtitles | انت تدين لي باعتذار لانك لم تتجشم العناء لتعلم اسمي سيدي الرئيس |
| Kahramanın bu kızın zavallı ailesine bir özür ve büyük bir tazminat borcu olurdu. | TED | وسيكون بطلنا الخارق مدين لعائلة الفتاة باعتذار وشيك برقم ضخم على سبيل التعويض |
| Onu düşman zannettim. Sana bir özür borçlu olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أني أدين لك بإعتذار كنت تحاول إنقاذي |
| En azından belli ki sana aramızın ilk kez bozulduğu zaman için bir özür borçluyum Önemli değil. | Open Subtitles | حسناً بأي تقدير يبدوا أنني مدينة لك بإعتذار لأول مرة لم تنجح الأمور بيننا |
| Sana bir özür borçluyum Kitty. Korkarım hiç de abartmıyormuşsun. | Open Subtitles | أدين لكِ بإعتذار يا عزيزتي أخشى بأنه تبين بأنكِ لا تبالغين |
| -Bence ona bir özür borçlusun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تدينين لها بإعتذار أنا لا أدين لأي شخص بأيّ شئ |
| Ona bir özür borçlusun. Benim kimseye borcum yok. | Open Subtitles | أعتقد أنك تدينين لها بإعتذار أنا لا أدين لأي شخص بأيّ شئ |
| Başka bir cesetle beraber bir özür videosu daha çıktı. | Open Subtitles | انخفض فيديو آخر اعتذار جنبا إلى جنب مع هيئة أخرى. |
| Neden olduğum zarar için bir özür yazısı yazdım ama bir özrün bunların hiçbirini asla telafi edemeyeceğini de biliyordum. | TED | كتبت رسالة اعتذار للألم الذي سببته، لكنني كنت أعلم أن الاعتذار لن يمحو أيّاً منه أبداً. |
| Sanırım bana bir özür borçlusun. | Open Subtitles | لاشيء ولا شيء لكني أعتقد بأنك تدين لي بأعتذار |
| Bu şartlar altında, Mösyö, size bir özür borçluyum. Bir miktar da para. | Open Subtitles | تحت هذه الظروف يا سيدي، أنا مدين لك بالاعتذار و ارجاع بقية نقودك. |
| Bu bir özür değil, sadece borçlu kalmak istemedim. | Open Subtitles | هذا ليس إعتذاراً ولكننى أردت أن أضع الأمور فى نصابها |
| Egomun işimin önüne geçmesine izin verdim ve ona bir özür borçluyum. | Open Subtitles | لقد سمحت للأنا بالتدخل فى أسلوب العمل و أشعر أننى مدين له بالإعتذار |
| General Decker... sanırım sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | جينرال ديكير يبدو أننى مدين لك بالأعتذار |
| Canlı yayında bir özür istiyoruz ve bu pazarlık söz konusu olamaz. | Open Subtitles | نُريدُ اعتذارا كاملا على الهواء مباشرة وذلك غيرُ قابل للتفاوض |
| Bayan Reynolds, ameliyata geçmeden önce size bir özür borçluyum. | Open Subtitles | الآنسة. رينولدز، قبل أنا أُرسلُك إلى الجراحةِ، أَدِينُك إعتذارَ. |
| Lex... Başka bir özür mü geliyor? | Open Subtitles | ...(ليكس) هل سيكون هذا إعتذارا آخر؟ |
| Yaptığın katliam için bu bir özür mü? | Open Subtitles | هذا ما دعاك لتصبح مهووسا بالقتل ؟ |
| bir özür e-postası gönderdiğinden şüphem yok. | Open Subtitles | بالتأكيد هو أرسل بريداً إليكترونياً لكِ كنوع من الإعتذار الآن |
| Fazla vaktimiz yok. Darren'dan bir özür mektubu getirdim. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت كثير لدي رسالة إعتذار من ديرون |
| Demek senden gerçek bir özür almak için ölmem gerekiyor. | Open Subtitles | إذًا تحتم علي أن أحتضر لأنال إعتذارًا حقيقيًّا منكَ. |