| Teyzen çocuğu tanrının bir armağanı olarak kabul etmiş. | Open Subtitles | خالتك أخذت الرضيع وكأنه هدية من الله |
| Dean, tanrının bir armağanı. | Open Subtitles | دين هو هدية من الرب. |
| Bu prens Shada ve bilimin insanlığa bir armağanı. | Open Subtitles | إنها هدية , إنها هدية من الأمير ( تشادا ) ومن العلم للإنسان |
| Bu Tanrının bir armağanı. | Open Subtitles | تلك نعمة من السماء |
| - O tanrının bir armağanı. | Open Subtitles | -إنه نعمة من الله |
| Ama şimdi senin gürültü kaynağı değil, aslında tanrının bir armağanı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكنى الان أعتقد أنك لست مصدر أزعاج ولكن هبة من الله |
| Bu mabedin bir armağanı, ve seni buraya getirmek için riske girenlerden, sana sevdiklerinle bir arada olmak için son bir şans. | Open Subtitles | أنها هبة من الضريح ومنا كلنا الذين خاطرنا خطر عظيم لجلبك هنا فرصة واحدة أخيرة لتكون مع من تحب |
| Eggsy, Valentine'ın sana bir armağanı olacak anlaşılan. | Open Subtitles | يا (إيجزي) يبدو أن (فالنتاين) لديه هدية من أجلك، أسرع |
| O valinin bir armağanı. | Open Subtitles | قالت إنها هدية من رئيس القضاة |
| - Sanki tanrının bir armağanı bu. | Open Subtitles | - ! هذا مثل هدية من الله |
| - Bu Tanrı'nın bir armağanı. | Open Subtitles | -تلك نعمة من الرب . |
| Hayatın Tanrı'nın bir armağanı olduğuna inanırız ve bu hayatı kan alarak sürdürmeye çalışmayız. | Open Subtitles | نؤمن ان الحياة هبة من الرب و لا نحاول أن نحافظ عليها بقبول الدماء |
| Petrol Tanrı'nın Abuddin halkına bir armağanı oldu hep. | Open Subtitles | النفط كان دائما هبة من الرب لشعب عبودين |
| Hayır, hayır, hayır. Bu, Tanrı'nın bir armağanı. | Open Subtitles | لا لا لا لا هذه هبة من الله |