Asla bir şey yapmadı. Rahat bir dükkan soygunu, o kadar. | Open Subtitles | كان نظيفاً تماماً لم يفعل قط شيئاً سرق متجراً وهذا كل شيء |
%40 olan çok fazlaydı, ben de ayarlama yapan bir dükkan buldum. | Open Subtitles | الـ40 بالمائة كانت أكثر من اللازم، فوجدت متجراً يعدّها خصوصاً |
Yarın Dublin' deki bir dükkan için anlaşma yapacaktım. | Open Subtitles | كنت على وشك إنهاء صفقة شراء متجر في دبلن غداً |
Öyleyse bir dükkan aç. | Open Subtitles | أفتح محلا للتنجيم إذن |
Sokağın başında bir dükkân var. | Open Subtitles | هناك محل في أسفل الطريق مباشرة |
Mumbai'nin arka sokaklarından birinde küçük bir dükkan işletiyor. | TED | يدير محلاً صغيراً في أحد الشوارع الخلفية في مومباي |
Yeni bir dükkan açıp yaşamaya devam etsem bile babam bundan mutlu olmazdı. | Open Subtitles | حتّى إذا أمتلك متجر جديد وحياة جديدة، أبي لن يكون سعيد. |
Çok geçmeden, hedefi kalmamış başka birisi çok tatlı başka bir dükkan açacak. | Open Subtitles | لن تمره فتره طوليه حتى تأتي روح بلا هدف لتفتتح متجر صغير هنا |
Eğer benim annem ve babam bir dükkan işletselerdi, ben orada bir saniye bile durmazdım. | Open Subtitles | إن أدار أبي وأمّي متجراً لما دخلته أبداً. |
Uzaklaşmak için araba çalacaktır. Paraya sıkışınca bir dükkan soyacaktır. | Open Subtitles | سيحتاج للابتعاد ،سيسرق سيّارة سيحتاج للنقود ، و سوف يسرق متجراً |
Uzaklaşmak için araba çalacaktır. Paraya sıkışınca bir dükkan soyacaktır. | Open Subtitles | سيحتاج للابتعاد ،سيسرق سيّارة سيحتاج للنقود ، و سوف يسرق متجراً |
Burada bir dükkan var diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أن الوسيط جهز متجراً هُنا |
Sandaletler için harika bir dükkan biliyorum. | Open Subtitles | أعرف متجراً رائعاً للصنادل. |
1924 yıIında, medyumluk yaparken bir dükkan açmış. | Open Subtitles | لقد فتحت متجراً بـ(جراندفيو) في عام 1924 م |
Montana'da bir dükkan 1,5 belki 2 gün uzaklikta. | Open Subtitles | في متجر في مونتانا على مسيرة يوم ونصف أو يومان من هنا |
Broadway'de onlarla dolu bir dükkan var. | Open Subtitles | هناك متجر في برودواي ملئ بهذه الأشياء |
Mahallenizde daima bir yer vardır, bir dükkan ki devamlı el değiştirir. | Open Subtitles | أتعرفون عندما يكون هناك متجر في منطقتكم... يغّير نشاطه بشكل مستمر... |
Öyleyse bir dükkan aç. | Open Subtitles | أفتح محلا للتنجيم إذن |
İlerideki köşede bir dükkân var. | Open Subtitles | هنالك محل في الناصية المقابلة |
Önce kendi bahçemde bir dükkan açtım ve çömlek yapıp Budapeste'de pazarda satmaya başladım. | TED | في البداية أسست محلاً في حديقتي الخاصة وصنعت فخارات للبيع في ساحة البيع في بودابست |
Her şey yoluna girmeye başladı.Yeni bir dükkan. | Open Subtitles | جميع الأمور أصبحت جيدة. متجر جديد. |
Evet, buradan sağa dön. Orada küçük bir dükkan var. | Open Subtitles | نعم، إستدر هنا هناك متجر صغير هنا |