| Fakat hâlâ ses yok, ...bir de görünüşe göre büyük bir fırtına yaklaşıyor, ...bu da radyo frekanslarının dağılmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | ولكن لا يزال ليس هناك أي صوت حتى الآن، ويبدو أنّ هناك عاصفة كبيرة قادمة، وإشارة الراديو مشتتة في كلّ مكان |
| Dağların tepesinde 15 dakikalık bir fırtına kopsa bu tünellerin çoğu dolar. | Open Subtitles | بعض الانفاق سوف تفيض عندما تكون هناك عاصفة لـ15 دقيقة فى التلال |
| Doğduğu zaman büyük bir fırtına varmış. Doğum günün eylülün ikisi mi di, Septiembre? | Open Subtitles | عندما ولد، كانت هناك عاصفة أمطار كبيرة هل ولدت في الثاني من سبتمبر؟ |
| Herşey geçen yıl başladı... korkunç bir fırtına boyunca... maalesef eve giremedim... ve dışarıda kaldım. | Open Subtitles | بدأ كل شيء العام الماضي، أثناء عاصفة رعدية فظيعة، عندما حبست نفسي خارج المنزل. |
| Dulles trafik kontrolünden biraz önce aldığımız bilgiye göre bir fırtına bizi beklemekte. | Open Subtitles | لقد اعلموني الآن من مركز مراقبة دولز الجوي ان هنالك عاصفة قادمة باتجاهنا |
| Muhtemelen bir fırtına yaklaşıyordur, çünkü rüzgar yönünde ilerliyor. | Open Subtitles | لا بد أن هناك عاصفة لذا يذهب إتجاه الريح |
| Anne, büyük bir fırtına yaklaşıyor. | Open Subtitles | يا أمي، هناك عاصفة كبيرة تتجه على هذا الطريق |
| Korkunç bir fırtına. Ağaçlar kökünden söküldü. | Open Subtitles | كانت هناك عاصفة رهيبة ضربت كل الأشجار فى هذا المكان |
| Senin hayatında sıradan bir fırtına var ve sen hemen teslim mi oluyorsun? | Open Subtitles | هناك عاصفة تمر بحياتك... وأنت تريد الاستسلام لها , أي قائد أنت ؟ |
| Adadan doğru bir... fırtına geliyor. | Open Subtitles | هناك عاصفة تتجه نحو طريقَنا مِنْ الجزيرةِ |
| Evet ama belki de bu fazla sürmeyecek, bir fırtına buraya doğru geliyor. | Open Subtitles | نعم انه يعمل لكن ربما ليس لفترة طويلة هناك عاصفة قادمة |
| Altın sarısı bir fırtına, doğrudan kuleye gidiyor. | Open Subtitles | هناك عاصفة, مثل المطر الذهبي و تدخل البرج مباشرة |
| Ve bir gece, bir fırtına sırasında tümden çıldırdı. | Open Subtitles | في ليلة من الليالي وخلال عاصفة رعدية فقد التحكم بأعصابه |
| "bir fırtına yaklaşıyor ve ayaklarını yerden kesecek." | Open Subtitles | هنالك عاصفة قادمة و انت على وشك ان تجرف بعيداً |
| bir fırtına gibi ateş ediyordu kendisini arabanın önüne attı. | Open Subtitles | كانت تطلق عاصفة من النار، رمت نفسها أمام تلك السيارة. |
| Denizde bir fırtına olmalı. Bu onları karaya sürükler, bilirsiniz. | Open Subtitles | من الارجح ان عاصفه في البحر تقودهم الي الارض ,كما تعلمين |
| bir fırtına yaklaşıyor. Sadece benim için değil, herkes için. | Open Subtitles | ثَمة عاصفة قادمة ليست لي فقط ولكن للجميع |
| Birden bir fırtına koptu ve teknemizi yuttu. | Open Subtitles | ثم أتت تلك العاصفة ودمرت قاربي |
| Kusursuz bir fırtına #9835; | Open Subtitles | إنها العاصفة المثالية ? |
| Detroit bu sene beyaz bir yılbaşı geçirecek çünkü şu anda bir fırtına daha var. | Open Subtitles | سيكون عيداً ثلجياً على ديترويت فهناك عاصفة ثلجية ستهب من جديد ياإلهى، اللعنة |
| Bu dünyevi bir fırtına değil! | Open Subtitles | أنها بالتأكيد ليس عاصفة عاديه |
| Dört yıl önce, büyük bir fırtına bir Amerikan ekibini tepeden uçurdu. | Open Subtitles | منذ أربع سنوات، ثارت عاصفة في وجه فريق أمريكي كان يتسلق الجبل. |
| Lütfen balık bekleyebilir. Korkunç bir fırtına kopacak. | Open Subtitles | رجاءً , السمك سينتظر سوف تهب عاصفة فظيعة |
| Jack, henüz kalkmayın. Hızla yaklaşan çılgın bir fırtına var. Tamam. | Open Subtitles | جاك، لا تقلع ثمة عاصفة تقترب بسرعة، حوَل |
| Bu hafta sonu eve gelmeye çalışacaktım, biliyorum ama şu anda çok büyük bir fırtına yaklaşıyor, annecik çalışmak zorunda. | Open Subtitles | أعلم إنني كنتُ سأحاول .. القدوم للمنزل في نهاية الاسبوع ،لكننا سنواجه عاصفة كبيرة للغاية .وأمي يجب أن تذهب للعمل |