| Böyle bir adam, bırak çamaşır yıkamayı, kendine Bir fincan çay bile koyamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع الرجل أن يصنع لنفسه كوب من الشاي ناهيك عن غسيل ملابسه |
| Betsy'ye söyle Marianne için Bir fincan çay yapsın. | Open Subtitles | أطلبي من بيتسي أن تعد كوب من الشاي إلى ماريان |
| Bir fincan çay içip.. ..o sabah Boots'tan aldığım kitabı okuyordum. | Open Subtitles | كنت أشرب كوباً من الشاي وأقرأ كتاباً حصلت عليه من المكتبة |
| Şuradaki suratsız bayandan kibarca istersen sana Bir fincan çay verir. | Open Subtitles | اذا سألت هذه السيدة المتجهمة هناك بلطف, ستجلب لك كوب شاي. |
| Bunu bilseydim en azından Bir fincan çay ikram ederdim. | Open Subtitles | لو أنّي عرفت ذلك مسبقا لعرضت عليه كوبا من الشاي |
| Bir fincan çay, Kaptan Kabasakal, beklerken. | Open Subtitles | هنا فنجان من الشاي بالنسبة لك، كابتن بلوتو، وبينما كنت في انتظار. |
| Ben bu arada Bir fincan çay ya da koca bir kadeh brandy içmek istiyorum. | Open Subtitles | حاليا انا أحتاج كوب من الشاي أو من البراندى أعذرني .. |
| Geri geldiğinizde Bir fincan çay hazır olacak. | Open Subtitles | هل لديك كوب من الشاي على استعداد للكم، وسام، عند العودة. كيف حال المعدة؟ |
| Bir fincan çay alma ihtimalim var mı? | Open Subtitles | أنتَ تملك مكوّنات إعداد كوب من الشاي أليس كذلك؟ |
| Fakat sen Bir fincan çay için yaptığında, 'baştan çıkarma' oluyor. | Open Subtitles | لكن عندما انت تقوم به من اجل كوب من الشاي ذلك ماذا .. اغراء |
| Şimdi gidip Bir fincan çay içseniz daha iyi olacak. | Open Subtitles | من الأفضل أن ترتاحي بعيداً الآن وتأخذي كوباً من الشاي |
| Asker, kaptana Bir fincan çay getir. | Open Subtitles | أيها الرسول, اجلب للقبطان كوباً من الشاي |
| Haydi koca kız, kalk da bana Bir fincan çay yap. Yola koyulmam lazım. | Open Subtitles | هيا أيتها الفتاة العجوز إصنعي لي كوباً من الشاي علي أن أنطلق |
| Evet, evet. Tamam. Artık tuz yiyemezsin, sabahları da sadece Bir fincan çay. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكنك تناول أي ملح، وفي الصباح يكفيكِ كوب شاي. |
| Bize gelip, Bir fincan çay içmek ister misin, hayatım? | Open Subtitles | هل تودين القدوم واحتساء كوب شاي يا عزيزتي؟ |
| Tamam, şuna ne dersin... git kendine Bir fincan çay yap, | Open Subtitles | حسنا ماذا عن هذا اذهبي و اصنعي لنفسك كوبا من الشاي |
| Şimdi git ve kendine Bir fincan çay al. | Open Subtitles | شكراً لكِ إذهبي و أحضري لنفسك فنجان من الشاي |
| O burada yoksa bile Bir fincan çay içebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تشرب بعض الشاي حتى إن لم تكن هي هنا |
| Sanırım Bir fincan çay alma imkanım yoktur? | Open Subtitles | لا أعتقد ان هناك فرصة لشرب كوب من الشاى, صحيح؟ |
| İnsanı canlandıran Bir fincan çay en büyük dertleri bile önemsizleştirirmiş. | Open Subtitles | وجدت أنّ معظم المتاعب تبدو أقلّ إتعابًا بعد فنجان شاي منعش |
| - Bir fincan çay içmelisin. - Ah, evet, doğru, çay. | Open Subtitles | يجب أن تشربي فنجاناً من الشاي نعم، طبعاً، الشاي |
| Bir fincan çay alayım. | Open Subtitles | سأحتاج لفنجان من الشاي |
| Arkadaşlarımla Bir fincan çay içemem mi? | Open Subtitles | -ألا يمكنني تناول قدح شاي مع أصدقائي؟ |
| Bir fincan çay ister misiniz? | Open Subtitles | أتودون قدحاً من الشاي ؟ |
| Aslında yemek başında edilecek sohbetlerden değil. Evet, yumurtanla birlikte Bir fincan çay ister misin? | Open Subtitles | إنه ليس حديث طاولة جيد و الآن هل ترغبين بكوب من الشاي مع البيض ؟ |
| Kendine gelmen için sana Bir fincan çay getireceğim. | Open Subtitles | سأحضر لك كأس من الشاي لكي تهدأ |