| - Yani çalarken, sahnede kendini korunmuş bir geyik gibi mi hissediyorsun? - Evet | Open Subtitles | لذا فعندما تعزف,تشعر وكأنك غزال محفوظ على المسرح؟ |
| Tatlı, masum, zararsız, yaprak yiyen, güzel gözlü küçük bir geyik. | Open Subtitles | غزال جميل بريء مسالم آكل للعشب وذو عيون جميلة |
| - bir geyik de buluruz. - Tamam. Teşekkürler. | Open Subtitles | ــ يمكننا أن نحصل على غزال بالمرة القادمة ــ شكراً جزيلاً |
| Kendini daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, bütün sabah sadece bir geyik vurabildik. | Open Subtitles | إن كان الأمر يجعلكِ تشعرين بالتحسّن فقد اصطدنا غزالاً واحداً طيلة الصباح |
| Kamera yavaşça yükselir ve su içen bir geyik görürüz. | Open Subtitles | ننتقل ببطيء إلى المشهد الأول لنرى غزالاً يشرب مياه صافية |
| Sağlıklı ve yetişkin bir geyik sürüsünün böylesine boğulması hiç mantıklı gelmiyor. | Open Subtitles | قطيع بأكمله من الغزلان الأصحاء اليافين يغرقون بدون سبب هذا ليس له أي معنى |
| Gitmeliyim! Ağaçtan meyva yiyen bir geyik varmış! | Open Subtitles | يجب أن أذهب هناك أيل أكل فاكهة من البستان |
| Sabahtan beri buralarda geziyoruz, tek bir geyik bile görmedik. | Open Subtitles | ، كنت تتجول بالخارج هذا الصباح . و لم تر غزالة وحيدة |
| Dörtyol ağzında bir geyik duruyordu. | Open Subtitles | غزال جبلي بكامل قواه واقف هنا عند التقاطع |
| Erimiş bir geyik cesedidir. | Open Subtitles | . إنه ليس معطر جو . إنها جثة غزال متعفنة |
| Tuttle avcılar tarafından yakalanmış bir geyik gibi duruyor. | Open Subtitles | تاتل ، يبدو مثل غزال مشتعل في الأضواء العلوية |
| Nehrin karşı kıyısında bir geyik meler vahşi doğada beslendiği yer. | Open Subtitles | عبر الضفة غزال يمأمئ فى البرارى حيث يأكل |
| Hayır. Biri küvetimize bir geyik kafası koymuş. | Open Subtitles | كلاّ قام أحدهم بوضع رأس غزال بداخل الحوض |
| Birisi küvete bir geyik kafası koymuş. | Open Subtitles | كلاّ قام أحدهم بوضع رأس غزال بداخل الحوض |
| Benimki otobanda duman içinde çünkü önüme bir geyik fırladı. | Open Subtitles | سيارتي مدخنة في طريق هايواي 13 لأنّ غزالاً قفز أمامي |
| bir geyik vurdum getirdim, sundurmanın önüne şurası gibi ayni. | Open Subtitles | إصطدتُ غزالاً كان واقفاً على التل من نافذتك الأمامية |
| Daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, tüm sabah boyunca sadece tek bir geyik yakaladığımızı söyleyebilirim. | Open Subtitles | إن كان الأمر يجعلكِ تشعرين بالتحسّن فقد اصطدنا غزالاً واحداً طيلة الصباح |
| O akarsudan her gün su içen bir geyik sürüsü var. | Open Subtitles | يوجد قطيع من الغزلان يشرب من ذلك المجرى كل يوم |
| Gölün yanında bir geyik ailesi görmüştüm. | Open Subtitles | كنت أشاهد عائلة من الغزلان عند البحيرة |
| bir geyik ailesini gözlemlemeye gitmiştik. | Open Subtitles | ذهبنا لمشاهدة عائلة من الغزلان |
| Gitmeliymiş. Dışarıda ağaçtan meyva yiyen bir geyik varmış. | Open Subtitles | كان لا بد أن يذهب، كان هناك أيل أكل فاكهة من البستان |
| bir geyik yavrusunu kurtarmaya çalışıyordum. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | كنتُ أحاول إنقاذ غزالة صغيرة إذا كان بإمكانك تصديق ذلك |
| Seni geyiğe çevirebilirim, gerçek bir geyik. | Open Subtitles | سأقوم بتحويلك إلى موظ موظٍ حقيقي |
| - Ara sürerken bir geyik bana çarptı. | Open Subtitles | - عندما كنت أقود وتوقفت تلقيت ضربة من آيل |