Mimari ve tasarımda birçok program geliştirilmiş daha iyi bir hayat için daha iyi tasarıma doğru yönelen. | TED | كان هناك الكثير من البرامج في العمارة والتصميم التي كانت عن توجيه الناس في الاتجاه لتصميمٍ أفضل لأجل حياة أفضل. |
Bir gün, babalarının, yeni bir hayat için evi terk ettiğini kabullenmek zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | يوماً ما عليهم تقبل حقيقة أن والدهم غادر المنزل لأجل حياة جديدة |
Aldığın hediye, dostum, dürüst bir hayat için ikinci bir şans. | Open Subtitles | لديك ياصديقي يوجد لديك فرصة الحصول على حياة شريفه اخرى |
Biliyorum Kryptonluları toplayıp onları yeni bir hayat için hazırlamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنّ محاولة مساعدة جماعة كريبتونية للحصول على حياة جديدة، |
Beni yeni bir hayat için Amerika'ya yanına aldı... | Open Subtitles | ظهر ثانية متى أنا كنت سبعة، نظّف كصافرة... مع زوجة جديدة سمّت دورا... أخذتني إلى حياة جديدة في أمريكا. |
Remington Trust. Daha iyi bir hayat için yol Remington'da başlıyor. | Open Subtitles | الطريق إلى حياة أفضل يبدأ عند "ريمنجتن" |
Yani bana yalan söylüyor ve gizli bir hayat için beni sallıyor muydun? | Open Subtitles | إذن فكنت تكذب عليّ، وتتركني من أجل حياة خاصة؟ |
Normal bir hayatı severim. Normla bir hayat için öldürürüm. | Open Subtitles | أُُحب أن أحيى حياة طبيعية، أنا مستعدٌ للقتل لأحظى بحياة طبيعية |
Ailem daha iyi bir hayat için bu ülkeye taşındı ve ben hala buna inanıyorum. | Open Subtitles | إنتقلت عائلتي لهذا البلد لأجل حياة أفضل، وما زلتُ أؤمن بذلك |
Daha iyi bir hayat için yalvarmayı bıraktım ondan sonra. | Open Subtitles | لقد توقّفت عن الصلاة لأجل حياة أفضل بعد ذلك |
Temiz bir hayat için kirli bir anlaşma. | Open Subtitles | "صفقة دنيئة لأجل حياة نظيفة" |
Kuzey Kore'de tıpkı babam gibi açlıktan ölebilirdim, ya da Çin'e kaçarak en azından daha iyi bir hayat için deneyebilirdim. | TED | كان من الممكن أن أموت جوعاً مثل والدي في كوريا الشمالية أو على الأقل أستطيع أن أحاول في سبيل الحصول على حياة أفضل بالهرب إلى الصين |
Daha iyi bir hayat için. Seni nankör velet! | Open Subtitles | لتحصل على حياة أفضل أيها الطفل الجاحد |
Sadece mutlu ve huzurlu bir hayat için dine ihtiyacın yoktur. | Open Subtitles | - لا شيء -ولكني لا أحتاج الدين للحصول على حياة سعيدة متوازنة |
Farklı bir hayat için değiştirebileceğimi söyle! | Open Subtitles | أغيّرها إلى حياة أفضل! |
Yani bana yalan söylüyor ve gizli bir hayat için beni sallıyor muydun? | Open Subtitles | إذن فكنت تكذب عليّ، وتتركني من أجل حياة خاصة؟ |
Daha iyi bir hayat için ortak bir amacımız olmalı. | Open Subtitles | نحن بحاجة الى ان يكون سبب المشترك من أجل حياة أفضل، بالنسبة لنا جميعا. |
Normal bir hayat için tek şansım bu. | Open Subtitles | إنها فرصتي الوحيدة لأحظى بحياة طبيعيه. |
Tüm bunlardan, Catherine ile huzurlu, normal bir hayat için vazgeçtim. | Open Subtitles | ولقد استسلمت لهذا كله (لأحظى بحياة أمنه وطبيعية مع (كاثريـن |