| Yani, sadece bir çocuk bir heykeli tuvalet kağıdıyla süslüyor. | Open Subtitles | كل ما في الأمر صبي خرب تمثالاً |
| bir heykeli hakediyor. | Open Subtitles | إنه يستحق تمثالاً |
| Michelangelo bunu çok zarif bir şekilde tarif etmişti: "Her bir taş bloğu içinde bir heykeli barındırır ve bunu keşfetmek bir heykeltraşın görevidir." | TED | كان لدى (مايكل أنجلو) طريقة أنيقة في وصف ذلك حينما قال، "كل كتلة من الحجر تحمل تمثالاً بداخلها، و مهمة النحات اكتشاف ذلك" |
| Son olarak size, yaşayan bir heykeli tanıtmak istiyorum... | Open Subtitles | أخيراً كعلاوة يمكن أن أقدم من النحت الحي |
| Son olarak size, yaşayan bir heykeli tanıtmak istiyorum... | Open Subtitles | أخيراً كعلاوة يمكن أن أقدم من النحت الحي |
| Evet, Dmitriyi bir heykeli temizlerken gördüm. | Open Subtitles | رأيت (دميتري) يمسح تمثالاً |