| Eğer tekrar beraber olabilmemiz için en ufak Bir ihtimal bile varsa denemeliyim. | Open Subtitles | على الأقل, هناك فرصة ضئيلة لكي نعود لبعضنا البعض و علي أن أستغلها |
| En sonunda, gerçek bir güç için Bir ihtimal göründü! | Open Subtitles | أخيراً, هناك فرصة لبعضٍ من القوة الحقيقية |
| Hem böyle Bir ihtimal yüzde bir dahi olsa yok mu? | Open Subtitles | و إذا قتل نفسه و هناك احتمال مئة لواحد بأن يفعل |
| Bu da demektir ki ikisinin birden olması milyonda Bir ihtimal. | Open Subtitles | هذا يعني أن أي اثنان منهم في نفس الوقت هو احتمال واحد في المليون |
| Şöyle ki, Jerry hiçbir şekilde bir daha seks yapmam için güzel Bir ihtimal doğmuştu. | Open Subtitles | بالواقع يا جيري كانت هناك فرصة قوية بأني لن أمارس الجنس أبداً بأي حال. |
| Şöyle ki, Jerry hiçbir şekilde bir daha seks yapmam için güzel Bir ihtimal doğmuştu. | Open Subtitles | بالواقع يا جيري كانت هناك فرصة قوية بأني لن أمارس الجنس أبداً بأي حال. |
| Bir ihtimal var mı diye kadını aradım. | Open Subtitles | لقد اتصلتُ بالمرأة, فقط لرؤية لو كان هناك فرصة. |
| Aslında, veritabanlarında hiç bir kaydının olmaması büyük Bir ihtimal. | Open Subtitles | في الواقع , هناك فرصة كبيره أنه لايوجد بأي قاعدة بيانات على الإطلاق |
| Ama Bir ihtimal Jim hayır diyebilir şayet hayır derse, fikrimce, üç nedenden dolayı size hayır demiştir. | TED | ولكن هناك احتمال أن يقول لا، وإذا قالها، برأيي، هناك ثلاثة أسباب سيقول لك فيها لا. |
| Ama biraz daha endişe verici diğer Bir ihtimal var, bu da belki de berbat halde olan ortamlarımız değildir. | TED | ولكن هناك احتمال آخر أجده نوعا ما مقلق، وهو، ربما ليست البيئات المحيطة بنا هي التي تعمها الفوضى. |
| Bir ihtimal, bu şekilde hissetmen belki de seni bir yazar olarak daha fazla risk almaya itebilir. | Open Subtitles | هل هناك احتمال أن شعوراً كهذا قد يجبرك على المخاطرة أكثر ككاتبة؟ |
| - Ama onu görmene izin vermeleri milyonda Bir ihtimal. | Open Subtitles | لكنه احتمال واحد في المليون أن يدعوك تراه |
| Yüzde Bir ihtimal, beraber yaşarken Stella almış olabilir madalyonu. | Open Subtitles | هناك احتمال واحد بالمئة ان يكون العقد عند ستيلا عندما كنا نعيش معا |
| Eğer kardeşinin oyun için bir planı yoksa, hapise geri dönmesi çok büyük Bir ihtimal. | Open Subtitles | إذا لم يقُم أخيكِ ببدء لعبته هُناك فرصة جيدة للغاية بأن يعود للسجن |
| Tuzak olsun ya da olmasın en küçük Bir ihtimal bile olsa gideceğiz değil mi? | Open Subtitles | و لعلمك, سواء كان كميناً أم لا فقد حصلنا على فرصة كبيرة و علينا استغلالها, أليس كذلك ؟ |
| Bir ihtimal eğer deli değilsem, bizi böyle buluyorlar. | Open Subtitles | في حالة اننى لست مجنون فكيف لهم ان يعثروا علينا |
| Tamam bir plânım var ancak dürüst olmak gerekirse biraz zayıf Bir ihtimal. | Open Subtitles | حسناً، لدي خطة ولكن، لنكن صريحين انها فرصة ضئيلة |
| Eğer MM yemeye devam etmezsem. Böyle Bir ihtimal var. | Open Subtitles | نعم,الا في حالة استمراري في اكل الام اند امز وهي الاحتمالية الابرز |
| Çok çok küçük Bir ihtimal de olsa tetikte ol, tamam mı? | Open Subtitles | الإحتمال الذي يُصعب حدوثه انتبهي لنفسكِ، مفهوم؟ |
| Milyonda Bir ihtimal, ama bir mucize değil. | Open Subtitles | إنّه إحتمال واحد في الميلون، لكن ليست معجزة. |
| Tedavi kalp problemlerine, öğrenme bozukluklarına yol açabilir ve Bir ihtimal tekrar etme olasılığı var. | Open Subtitles | العلاج يمكن أن يؤدى إلى مشاكل فى القلب صعوبات فى التعلم إحتمالية عودة المرض عالية |
| Bir ihtimal, garip biri sizi aramak için geldi mi? | Open Subtitles | هل صادف أن أشخاصاً غرباء جاؤوا للبحث عنك؟ |
| Biraz düşük Bir ihtimal ama çıkıp biraz flört edeyim dedim. | Open Subtitles | - أَعْرفُ بأنّه a مضروب لمدة طويلة لَكنِّي حَسبتُ أنا أفضل أَخْرجُ و يَعمَلُ a قليلاً تَغَازُل أَو أنا أَنْسي كَيفَ. |