| Noel'i es geçtin, bir karavanda yaşıyorsun ve boşanıyorsun. | Open Subtitles | , لقد غبت عن عيد الشكر و عيد الميلاد المجيد , أنت تعيش في مقطورة و تطلقت |
| Evet öyle, ama hikayeyi takip ettim ve 25 yıl önce kızın ailesi bir karavanda yaşıyorken, şimdi Arlington'un en büyük toprak sahiplerinden biri olmuş. | Open Subtitles | أجل، لقد فعل ذلك، ولكنّي أجريت بحثاً ,وفي الــ 25 عاماً المنصرمة إنتقلت عائلة الفتاة من العيش في مقطورة متنقلة |
| Genelde bir karavanda bira ve striptizciler vardır ve striptizciler taciz edilir. | Open Subtitles | عادة عندما تكون هناك جعة وراقصات تعرٍ في مقطورة نقلب الراقصات |
| 34 gün boyunca berbat bir karavanda dört arkadaşımla tıkış tıkış kalacağım. | Open Subtitles | محشور في شاحنة قذرة مع أربعة شباب آخرين لمدّة أربعة وثلاثون يوماً. |
| Yani, Alex Karev, hastanenin park alanındaki bir karavanda yaşıyor. | Open Subtitles | " مقطورة في يعيش " كاريف أليكس المستشفى سيارات مواقف في |
| Tam da daha kötüsü olamaz diye düşünürken geceyi bir karavanda geçirmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وفقد حينما أعتقد أن الأمور لن تزود سوءا فعلي حينها إذا أن اقضي الليلة في مقطورة |
| Bense bir karavanda elimde eldivenlerle ödevlerimi yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | كنت أضطر للجلوس في مقطورة .. وإنهاء واجبي وأنا أرتدي قفّازات |
| Evet, çünkü o zaman lüks bir karavanda sevişmiştik. | Open Subtitles | أجل, لم يكن هناك مشكلة آنذاك, لأننا كنا في مقطورة كبيرة |
| bir karavanda yaşıyor olmamız karavan parkının çöplüğünde yaşadığımız anlamına gelmez. | Open Subtitles | إنظري، ليس معني أننا في مقطورة لا يعني أننا حثالة مواقف المقطورات |
| Ölmeden önceki yılımı kullanılmış yağ varili yanında bir karavanda geçirmek mi? | Open Subtitles | أقضي سنوات إنحطاطي في مقطورة بجانب صندوق نفط مستعمل؟ |
| # Çünkü yaşıyorum bir karavanda # | Open Subtitles | # ' بسبّب هذا أنا اعيش في البيت في مقطورة # |
| # Ben beyazım, ben serseri bir otlakçıyım bir karavanda anamın yanında yaşarım # | Open Subtitles | # أنا أبيض، أنا عاجز لعين أنا اعيش في مقطورة مع أمى # |
| Wink bize annenle bir karavanda yaşadığını söyledi ama ona inanmadık. | Open Subtitles | قال (وينك) أنك تعيش في مقطورة مع والدتك لكننا لم نصدقه |
| Adam bir karavanda yaşıyor eski bir Mercury kullanıyor. | Open Subtitles | شخص يعيش في مقطورة يقود سيارة " ميركوري " قديمة |
| Karısı ve oğluyla birlikte bir karavanda yaşıyormuş. | Open Subtitles | يعيش في مقطورة مع زوجته وابنه. |
| Ormanda bir karavanda oldukça derinliklerinde adeta orman diyarındaki yaratıklarla beraber gibi. | Open Subtitles | في مقطورة في الغابة في عمق الغابة مثل ... |
| Wink bir karavanda annenle beraber yaşadığını söyledi | Open Subtitles | ويـنـك * قال أنك تعيش في مقطورة مع أمك. |
| Hurda bir karavanda yaşıyor. | Open Subtitles | الرجل يعيش في مقطورة قذرة |
| Haftalarca bir karavanda kilitli kalıp içtikleri su ayrı gitmez. | Open Subtitles | محبوسين في شاحنة لمدة أسابيع و يعيشون مع بعضهم البعض |
| Dairemde, Diane Sawyer'ın soyunma odasında bir karavanda... | Open Subtitles | فعلناها بشقتي . غرفة تبديل ملابس ديان سوير في شاحنة |
| Vadide bir karavanda çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتدرب في مقطورة في الوادي |