| Bu, artık soruşturmamızın belirli bir kişiye odaklanacağı üzerine resmi bir açıklamadır. | Open Subtitles | هذا إعلان رسمي أنه من الآن وصاعدًا، سيُركز التحقيق على شخص واحد |
| Bir yargıç olmak, Joseph, ...belki de bir kişiye verilmek için fazla bir güç. | Open Subtitles | ان تكون قاضى يا جوزيف ربما هذه قوة كبيرة فى يد شخص واحد |
| İmparator olduğun günden beri, mührü sadece bir kişiye verdim. | Open Subtitles | منذ أن اصبحت إمبراطورنا لم أعطِ ختمى إلا لشخص واحد |
| Ama bazen bir kişiye gerçekte ne olduğunu anlamanın tek yolu budur. | Open Subtitles | لكن أحياناً يكون الطريقُ الوحيدُ لإكتِشاف الذي حَدثَ حقاً إلى شخص. |
| - Tanrım, Roz. Bu gece bir kişiye bile yardımcı olamadım. - Yardım mı? | Open Subtitles | يا إلهي " روز " , لا أظنني ساعدت شخصاً واحداً الليلة |
| Çünkü onun kim olduğunu bilseydim o sıradan bir kişiye dönüşürdü, değil mi? | Open Subtitles | لأنّي أدركت أنّي إذا علمت بهويّته، فستأبيّن أنّه شخص طبيعيّ، صحيح؟ |
| Ancak sizi özellikle bir kişiye götürmek için kesin emir aldım. | Open Subtitles | التعليمات الصارمة بأن اصحبك الى شخص محدد |
| Bütün ülke savaşta. Niye sadece bir kişiye yardım edeyim? | Open Subtitles | البلد بأكملها في حالة حرب لماذا عليّ ان أساعد شخصا واحدا فقط؟ |
| Her grup bir kişiye tuvalet kâğıdından gelinlik giydirdi. | Open Subtitles | ثمّ كُلّ مجموعة تَلْبسُ شخصَ واحد |
| "Günümü aydınlatan özel bir kişiye, seni hiç unutmayacağım." | Open Subtitles | إلى الشخص المميّز الذي يُضيء نهاري، ستبقى عزيزاً دائماً |
| bir kişiye bile ulaşabiliyorsan... | Open Subtitles | حسنا , أتعرفي إن كان بإمكانك الوصول إلى شخص واحد |
| Ve tüm bunları bir kişiye borçluyuz. | Open Subtitles | و لدينا شخص واحد فقط علينا أن نشكره على هذا |
| Bütün bir sınıf asla tek bir kişiye sataşmaz! | Open Subtitles | إنّ الصنفَ بكامله لا يتحامل أبداً على شخص واحد |
| Söyleyeyim, şu filmler bana, ülkeyi baştan sona hava akışı gibi dolaşacak kadar para kazandırdı ve şu resmi bir kişiye tek seferde sattım. | Open Subtitles | ذلك الفيلم أعطاني فرصة أخذ جولة في جميع أنحاء البلاد وأبيع تلك الصور إلى شخص واحد في كل مرة |
| Son aylarda yalnızca bir kişiye, tanımadığım bir hizmetçiye barut ağacı sattım. | Open Subtitles | لقد بعت مسهل لشخص واحد فقط في الأشهر الأخيرة خادم لم أعرفه |
| Elimde sadece bir kişiye ait bir telefon numarası vardı. | TED | وكان بحوزتي رقم هاتف واحد فى الواقع لشخص واحد |
| Başınızdan geçeni bir kişiye anlatırsanız sizin için daha kolay olur. | Open Subtitles | ان اخبرت قصتك لشخص واحد هذا سيعتبر الحصرية |
| bir kişiye saldırdı bile. | Open Subtitles | لقد هاجم مُسبقاً شخصاً واحداً. |
| Çünkü onun kim olduğunu bilseydim o sıradan bir kişiye dönüşürdü, değil mi? | Open Subtitles | لأنّي أدركت أنّي إذا علمت بهويّته، فستأبيّن أنّه شخص طبيعيّ، صحيح؟ |
| Beş yıl sonra bizi herhangi birinden ziyade belli bir kişiye çeken bütün beyin mekanizmalarını çözmüş olacağız. | TED | اعتقد اننا ذاهبون الى نهاية المطاف خلال السنوات القليلة القادمة لفهم كل أنواع الآليات في المخ التي تجذبنا الى شخص محدد بدلا من آخر. |
| Bizim de jüride aynı şekilde hissetmesi bir kişiye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | و نحن نحتاج شخصا واحدا في هيئة المحلفين يشعر بنفس الطريقة بخصوصك |
| Sadece bir kişiye söyledim. | Open Subtitles | أخبرتُ شخصَ واحد فقط. |
| bir kişiye bakıp hemen karakterini çözebilirim. | Open Subtitles | أميل إلى النظر إلى الشخص ثم أقيمهم بسرعة |
| Lady Guinevere'nin hayatını tek bir kişiye borçluyuz. | Open Subtitles | نحن ندين بحياة السيدة جوينيفير لرجل واحد فقط |
| Yaptığımız işin özünü yalnızca tek bir kişiye açıklayabilirsin. | Open Subtitles | مسموح لكَ أن تكشف حقيقة عملنا لشخصٍ واحد فقط |