| Kendi parfümüm olabilir, ya da bir çocuk çantaları markam, ya da diğer antika aptal karılarla bir realite şovunda olabilirim. | Open Subtitles | ,يمكنني الحصول على عطر بإسمي أو على خط انتاج حقائب يد للأطفال أو أكون نجمة برنامج واقعي مع فتيات رخيصات أخريات |
| Seni başka bir aile ile takas edeceğimiz bir realite programına katılıyorum. | Open Subtitles | أنا أوقع على اتفاق برنامج واقعي نبادلك فيه مع عائلة أخرى |
| Bu yüzden yeşil girişimimizden dolayı, ona erkek arkadaş bulmak için bir realite şov yapıyoruz. | Open Subtitles | من خلال مبادرتنا للبيئة ، سنعمل برنامج واقعي عن سعيها لإيجاد رفيق |
| Gelecek filmini Network yapım ile çekiyor, ve o filmde adı politik skandallara karışmış bir realite şov yönetmenini oynayacak. | Open Subtitles | فيلمها التالي هو مع فريق الشبكة و هي ستكون مخرج تلفاز واقعي و الذي يكشف بعض الفضائح السياسية |
| Politik skandallara karışmış olan bir realite şov yönetmenini oynuyor. | Open Subtitles | سوف تلعب دور مخرجة تلفاز واقعي و التي تكشف بعض الفضائح السياسية الكبيرة |
| Planın Rusya kısmının en önemli anahtarlarından birisi "Ekstrem Kozmetik" adında bir realite tv şovuydu. | Open Subtitles | انظر لهذا أحد العناصر الأساسية من الجزء الروسي من الخطة كان عرض تلفزيوني واقعي لأقصى الحدود |
| Kurban yönettiğim bir realite arkadaşlık programının katılımcısıydı. | Open Subtitles | حسنـًا، الضحيّة كان مشاركـًا في برنامج واقعي للمواعدة والذي أقوم بإخراجه |
| Grave Encounters adında bir realite şovun pilot çekimiydi. | Open Subtitles | كان حلقة تجريبية لسلسلة حلقات من برنامج واقعي جديد يدعى "مواجهات خطيرة" |
| Onunla, "Mezarın üzerinde dans edeceğim" isimli bir realite şovda tanışmıştım. | Open Subtitles | لقد إلتقيت به في برنامج واقعي (إسمه (سأرقص على قبرك |
| Lemon, bu hafta sonu kanala özgürlükleri için dans eden mahkûmlarla ilgili bir realite şovu almak için Pekin'deydim. | Open Subtitles | (ليمون)، كنت ببكين نهاية الأسبوع أشتري برنامج واقعي أين يرقص المجرمون ليحصلوا على الحرّية |