| Şanslıydım ki uçak jetti. bir saat daha havada kalsam hapı yutmuştum. | Open Subtitles | . من حُسن حظي أنها طائرة لو ظللتُ ساعة أخرى بالأعلـى لأنتهى أمري |
| Birisi bir saat daha bulana dek, bunu arkadaşça halledeceğiz. | Open Subtitles | تكونوا جميعا رائعين وهادئين حتى يجد أحدكم ساعة أخرى |
| Ve üç numaralı su tünelinde inşaatı geciktirdiğiniz her saat, bir ve iki numaralı tünellerin felakete sebep olacak başarısızlığına bir saat daha yaklaşması demek. | Open Subtitles | وفي كل ساعة كنت تصمد البناء على المياه نفق رقم ثلاثة، هذا هو ساعة أخرى أقرب إلى أنفاق عدد واحد واثنين التوصل إلى فشل ذريع. |
| Kaset bir saat daha çalışıyor. Nasıl hissetiğini görmek istiyorsan, izle. | Open Subtitles | لقد دار الشريط لساعة أخرى لو أنك تريد رؤيته لتعرف شعوره |
| Sadece, bunu yapmazsam bir saat daha yaşayamayacağımızı biliyorum. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أعرفه أننا لن نستمر لساعة أخرى ألا إذا عزلت هذا الجزء |
| Artık hayatına bir gün daha, bir saat daha katlanamadığın zaman işler daha da, daha da berbat hâle gelecek! | Open Subtitles | و عندما لا تستطيعين تحمل الأمر ليوم آخر، و لا ساعة أخرى سيصبح الأمر أسوء، أسوء بكثير |
| O başlık kafasında bir saat daha kalsın söylediğim her şeye inanacak hale gelir. | Open Subtitles | ساعة أخرى في هذا الغطاء، وسيُصدّق أيّ شيءٍ أقوله. |
| bir saat daha dayan ve sana istediğin bütün yengeçli çörekleri alıcam. | Open Subtitles | دعنا نتجاوز هذا سام فقط ساعة أخرى وسأشتري لك كل الكعك الذي تريد |
| Kim bir saat daha yaşamak istiyorsa kim bir gün daha görmek istiyorsa öne çıksın! | Open Subtitles | أذا كان هناك من يريد أن يعيش ساعة أخرى أو أن يري يوم آخر تقدم للأمام |
| En az bir saat daha sürer diyorlar. | Open Subtitles | عزيزي، قلت لا يجب أن تأتي. قالوا ستستمر على الأقل ساعة أخرى. |
| Ajan McGee bir saat daha gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال وكيل ماغي أنها أحرزنا ليرة لبنانية في حاجة ساعة أخرى. |
| Burada bir saat daha kalmaktansa kurşunlarla delik deşik olmayı yeğlerim. | Open Subtitles | أفضّل أن أمتلأ بثقوب الرصاص على أن أقضي ساعة أخرى في هذا المكان |
| Kapıdan geçmesi de bir saat daha sürer! | Open Subtitles | ثم سيستغرق ساعة أخرى ليدخل من ذلك الشيء اللعين. |
| Haklısın, tamamen çıplak olmama rağmen parası ne kadar olursa olsun gidip bize bir saat daha alıyorum. | Open Subtitles | لا يهمني ما سيكلف أو أنني عارٍ تحت هذا الطين سأمنحنا ساعة أخرى |
| Daha yakın bir zamanda uğradığı başka bir adres olmadığından emin misin? bir saat daha aramayı sürdürebiliriz, ancak daha iyisini bulabileceğimizi garanti edemem. | Open Subtitles | يمكننا أن نبحث لساعة أخرى ولن نجد أى شىء أفضل |
| Denedi, Başbakan bir saat daha erişilmez durumda. | Open Subtitles | لقد حاول ولكن المستشار غير متاح لساعة أخرى |
| Üzgünüm tatlım. Halen işyerindeyim. bir saat daha kalacağım. | Open Subtitles | آسف يا عزيزتي، ما أزال في العمل، سأعمل لساعة أخرى. |
| Ama bir saat daha beklemektense, ölmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | لكنّي أفضل الموت على الإنتظار لساعة أخرى |
| Seninle portföyün hakkında bir saat daha konuşmak isterdim ama bir toplantıya girmem gerekiyor. | Open Subtitles | سأحب أن اُكمل كلامى معك لمدة ساعة اخرى , و لكننى سأدخل الى أجتماع |
| Hedeflerine ulaşmaları en az bir saat daha sürer. | Open Subtitles | لن يصلوا إلى أهدافهم قبل ساعة آخرى على الأقل |
| - Geç kaldınız. - Ekstra bir saat daha verdiğimizi düşünmüştük. | Open Subtitles | أنتم متأخرون لقد اعتقدنا أن نمنحهم ساعة إضافية سيدي |