| İlk hücrede bir tavşan var, ikincide iki ve böyle gidiyor; sonuncuda ise sekiz tavşan. | TED | يوجد في أول خلية أرنب واحد، وفي الخلية الثانية أرنبان، وهكذا دواليك حتى نصل إلى ثمانية أرانب في آخر خلية. |
| bir tavşan, bir kilise orgunu çalmaya kalkışırken, bir şövalye, dev bir salyangozla savaşıyor ve çıplak bir adam, kalçasıyla bir trompet çalıyor. | TED | يحاول أرنب لعب دور أحد أعضاء الكنيسة، في الوقت نفسه، يحارب الفارس حلزوناً عملاقاً ورجل عاري ينفخ بوقاً بمؤخرته. |
| Küçük Bonnie'mi saracak bir tavşan derisi için avdaydım. | Open Subtitles | كنتُ اصطاد لأحصل على فراء أرنب أدثر به صغيرتي بوني |
| Fred içeri girdi, benim çikolata renkli labrador'um... ağzında ölü bir tavşan vardı. | Open Subtitles | وجاء لى فريد شكولاتتى الكبيرة وفى فمه ارنب ميت |
| - Tavşan polis olmadı hiç. - Aptal, havuç çiftçisi bir tavşan. | Open Subtitles | ـ لن يكون هناك شرطي أرنب أبداً ـ أنّكِ مجرد أرنبة غبية تزرع الجزر |
| — Suçla savaşan bir tavşan olabilir. — Yahut cana yakın bir kaplumbağa. | Open Subtitles | يمكنه أن يكون أرنباً مُكافحاً للجريمة أو سلحفاة جديرة بالحب |
| Şimdiye kadar bir seksen boyunda bir tavşan gören olmamıştır. | Open Subtitles | يعتمد على حقيقة أن لا أحد رأى أرنب أبيض طوله ستة أقدام |
| - Sadece koca bir tavşan getirmeyi becerdi. | Open Subtitles | وكل ما فعلة هو الحصول على أرنب كبير آجل . أعرف ذلك |
| Etrafıma baktım, elektrik direğine dayanmış, bir seksen boyunda bir tavşan gördüm. | Open Subtitles | .... أستدرت وكان هناك أرنب طوله ستة أقدام يقف بجانب عمود أنارة |
| - Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım. | Open Subtitles | مهما يكن لو كنت أبحث عن أرنب أبيض يجب أن أسأل صاحب القبعة المجنون |
| O kendi karnını doyurur. Bu bölgede bir tavşan yakalar, yemek için. | Open Subtitles | . يقوم بذلك بنفسه يستطيع التفوق على أي أرنب في الإقليم |
| Bir zamanlar, küçük bir kız saat takmış beyaz bir tavşan gördü. | Open Subtitles | في قديم الزمان بنت صغيرة رأت أرنب أبيض يَلْبسُ ساعة |
| Büyükbabam sihirbazdı, cebinde hep bir tavşan olurdu. | Open Subtitles | جدّي كَانَ ساحراً أمضى كامل حياته مَع أرنب في جيبِه |
| Onu sadece biz hayal ediyoruz. Öldürülmüş bir tavşan gördüğümde şöyle düşünmüştüm: | Open Subtitles | ..أفكر بهذا عندما أنظر إلى أرنب ميت أيضاً |
| Bir keresinde bir tavşan resmi çizdim ve iki yıldız aldım. | Open Subtitles | رسمت ذات مرة صورة أرنب حصلت بها على نجمتين ذهبيتين |
| Evdesiniz, kızınız için bir doğum günü partisi veriyorsunuz ...ve 50 papel verip, şu adi pazar şapkasından uyuz bir tavşan çıkaran zavallıyı izliyorsunuz. | Open Subtitles | تستضيفون حفلة عيد ميلاد لأبنتكم وقد أنفقتم للتو خمسين دولار كي يقوم شخص فاشل مثير للشفقة بأخراج أرنب من قبعة أشتراها من سوق البراغيث |
| Onun rahminin derinliklerinde, bir tavşan gibi yumuşağım; | Open Subtitles | نطفة عالقة في عمق رحم أمي ناعمة كفرو أرنب |
| Çocuklar şurada bir tavşan var, yanına gidip sevebilirsiniz kımıldamıyor bile. | Open Subtitles | انت تعلم هناك ارنب يمكن ذهب الي مكان محبوب |
| Yumurtaları renkli sirkeye dev bir tavşan saklasın diye mi batırıyoruz? | Open Subtitles | اذا نغطس البيوض بالالوان الكحولية لكي ارنب عملاق يستطيع تخبئتهم |
| İşte küçük bir tavşan tatlım. Çok narindir. | Open Subtitles | إنها أرنبة صغيرة يا عزيزتي إنها رقيقة جداً |
| Bir keresinde gece kulübünde seksi bir tavşan gören bir kurdun olduğu bir çizgi film izlemiştim kurdun ağzının suyu akmıştı. | Open Subtitles | شاهدت ذات مرة كارتون شاهد فيه ذئب أرنبة مثيرة في نادي ليلي وطلع لسانه من فمه على شكل درجات سلم |
| Öyleyse sen de beni satıp, yerime bir tavşan al! | Open Subtitles | فلم لا تبيعينني وتشترين أرنباً بدلاً مني؟ |
| Tavşanın (hare) kendisi-- bir kedi değil, köpek değil-- neden bir tavşan (hare)? | TED | الارنب البري نفسه .. الحيوان ذاته ليس القطة ولا الكلب .. انه الأرنب البري لماذا الأرنب البري |