| Öğle yemeği arasında ofisimden bir yastık alabilirsin. | Open Subtitles | اثناء ساعة الغداء, يمكنك ان تحصل على وسادة من مكتبى | 
| Şu biraları alın çocuklar. Ona bir yastık ver. | Open Subtitles | قدمي شراباً لهذين الرجلين أحضري له وسادة | 
| Ayağımın altına koymak için bir yastık verir misin, lütfen? | Open Subtitles | أيمكنك تمرير وسادة لي من فضلك؟ و أن تضعها تحت قدمي؟ | 
| Bu arada saldırgan bir yastık alıp, silah sesini susturmuş. | Open Subtitles | سماح الوقت للقاتل بخنقه بوسادة لإسكات الطلق الناري | 
| Çatı arasındaydım, uyandığım zaman beni boğmak için havada duran bir yastık vardı. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنت نائمةً في العليّة، و عندما استيقظت، رأيت وسادةً تُحلّق أمام وجهي لتحاول خنقي | 
| Başının altına bir yastık koymalıyız. Bence işe yarar. | Open Subtitles | يجب ان نضع وساده تحت رأسها أعتقد أنها ستساعد | 
| Vitamin alman lazım, ilaç içmen lazım, güzel bir yastık lazım. | Open Subtitles | تحتاجين لفيتامينات، وأدوية، ووسادة لطيفة | 
| Sırtıma bir yastık iyi gelir. | Open Subtitles | كما تعلمين أن الاريكة افضل للظهر | 
| bir yastık, bir battaniyeye karşı... benden uzun süre önce istediğin bu kitaptan başka... benim sana sunabileceğim... hiçbir şey yok, | Open Subtitles | وسادة , ولديك البطانيّة لا املك شيئا آخر لتقديمه لك ماعدا كتاب | 
| Geçen yıl belim için bir yastık almıştım ve aylarca bel ağrılarıyla ilgili kataloglar gelmişti. | Open Subtitles | اشتريت وسادة الظهر على خط وانتهت مع كتالوجات للدعامات. | 
| Boğuşurken birinin ağzına ve burnuna bir yastık ya da bir nesne bastırıldığında olur. | Open Subtitles | مثلاً .. إذا ضغط شخص وسادة أو شيئاً ما على أنف وفم أحدهم فتحدث نتيجة الصراع | 
| Üşümüş olabileceğinizi düşündük ve size bir yastık daha getirdik. | Open Subtitles | نحن إعتقدنا بأنّك قد يكون لديك برد لذا جلبنالك وسادة إضافية | 
| Hemşire bir saat önce bir yastık daha istedim. | Open Subtitles | أيّتها الممرضة طلبت وسادة إضافية منذ ساعة | 
| Bana bir iyilik yap, koridora gidip bana bir yastık daha getir. | Open Subtitles | -إصنع بي معروفا و إذهب إلي الطرقة و إحضر لي وسادة إضافية | 
| Aslında, ailenin oğlunun... adı Kenyon'mış... başının altına bir yastık koymuşlar... sonra da suratının ortasına ateş etmişler. | Open Subtitles | و ضعوا وسادة تحت رأسه ثم قاموا بالتصويب علي وجهه | 
| Fran dişlerini dökmeden başının altına bir yastık getirebilir mi birileri? | Open Subtitles | هكذا تسير الأمور. سأنقذكِ إن ساء الأمر. هلا أحضر أحدكم وسادة لرأسه | 
| Başına bir bone takmış, ve bezelye yeşili bir elbise giymiş, kollarında bir şala sardığı bir yastık tutuyordu, sanki tuttuğu bir bebekmiş gibi. | Open Subtitles | لكنه كان بيتر يرتدي قلنسوة و فستان أخضر و يحمل وسادة في ذراعة ملفوفة في شال كما لو كان طفلاً | 
| Yeni bir yastık kaz tüyü hem de. Ya da televizyon. | Open Subtitles | سأجلب لك وسادة جديدة من ريش الإوز مثل وسادتي ، أو تلفزيوناً صغيراً | 
| Yatağına doğru sürünerek bir yastık alıp yüzüne dayadığımızı ve o horlayan alçak herifi bir kalemde susturduğumuzu. | Open Subtitles | أزحـف إلـى سريره وألتقـط وسادة وأضـعها علـى وجههِ. وأوقف المشخّـر الحقير لمرة وللأبـد | 
| İmparatorlara özgü saten, smokin ve onunla eşleşen bir yastık. | Open Subtitles | ساتان الأمبراطوريّة، بدلة رسمية مطويّة بوسادة متجانسة | 
| Ama eğer rollerimiz değişseydi seni nasıl pil dolu bir yastık kılıfıyla döverdim, görebiliyorum. | Open Subtitles | لكنت ضربتك بوسادة مليئة بالبطاريات | 
| Düzgün bir yastık istemek çok mu? | Open Subtitles | هل كثير أن أطلب وسادةً أنيقة ؟ مرحباً | 
| Başının altına bir yastık koymalıyız. Sanırım bu yardımcı olabilir. | Open Subtitles | يجب ان نضع وساده تحت رأسها أعتقد أنها ستساعد | 
| Annemin gümüş çerçeveli bir resmi... ve Atlantic City'den gelen hediye bir yastık. | Open Subtitles | وصورة لوالدتي داخل إطار فضي (ووسادة تّذكارية من (أتلانتيك سيتي | 
| Sırtıma bir yastık iyi gelir. | Open Subtitles | كما تعلمين أن الاريكة افضل للظهر |