Ama hayatıma devam edecek yeni bir yol bulmam gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن توجب عليّ أن أجد طريقة جديدة للمضي في حياتي |
Yakında sakız çiğnemeyi bırakmak içinde bir yol bulmam gerekecek. | Open Subtitles | بالطبع, بعدها يجب أن أجد طريقة لأتخلى عن مضغ العلكة |
Bakın, olay şu: Altımda çalışan 130 polisin, toplumun işgalcileri olmak yerine ortakları olmaları için bir yol bulmam lazımdı. | TED | أترون، هذا ما أتكلم عنه: كان عليّ أن أجد طريقة لتحويل 130 شرطيا تحت قيادتي من محتلين للمجتمعات إلى شركاء لهم. |
Bana doğru hissettirecek bir yol bulmam lazım. | Open Subtitles | أنّي أريد إيجاد طريقة لفعل هذا بشكل يناسبني تماماً. |
Bana doğru hissettirecek bir yol bulmam lazım. | Open Subtitles | أنّي أريد إيجاد طريقة لفعل هذا بشكل يناسبني تماماً. |
O yüzden vücuda sokmak için bir yol bulmam gerekti. | Open Subtitles | لذا، عليّ إيجاد طريقة أخرى لإدخال الكحول في جسمي |
Sanırım benim hayatıma devam edecek bir yol bulmam gerek. | Open Subtitles | سيكونعليّأن .. أجد طريقة لمواصلة العيش على ما أظن |
Geri dönmüş olmam kirayı ödemek için bir yol bulmam gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | عودتي تعّني أنه يجب عليّ أن أجد طريقة لدفع الإيجار |
İkisinin tekrar iletişime geçmesi için bir yol bulmam lazım. | Open Subtitles | عليّ أن أجد طريقة لجعلهما يتواصلان مجدداً |
Onlara doğrudan ulaşabileceğim bir yol bulmam gerekiyordu. | Open Subtitles | أن أجد طريقة مباشرة للذهاب لهم |
Biraz önce uyduyu kaybettik bu da Korteks'i çökertmek için başka bir yol bulmam gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | والذي يعني بأني يجب أن أجد طريقة أخرى لاختراق "اللحاء". |
Ama Matty'nin kontrolü eline aldığını görmek benimde kontrolü elime almak için bir yol bulmam gerektiğini fark ettirdi. | Open Subtitles | لكن رؤية (ماتي) يسيطر على وضعه جعلني أُدرك أن عليّ أن أجد طريقة كي أسيطر على وضعي. |
Başka bir yol bulmam gerek. | Open Subtitles | أريد أن أجد طريقة أخرى |