| Böyle berbat bir manzarayı yaratmanın daha kolay... - ...bir yolu vardır bence. | Open Subtitles | يبدو أنّ هنالك طريقة أسهل لعمل فوضى كهذه |
| Ama bunu ebeveynlerini üzmeden yapmanın bir yolu vardır belki. | Open Subtitles | لكن لربما هنالك طريقة تمكنكّ من فعلها بدون أن تجعلي أبويك يشعران بالاستياء؟ |
| Ama başka bir yolu vardır. İş o noktaya gelmeyecek. Cisco, yardımın gerekecek. | Open Subtitles | ولكن هناك سبيل آخر لن تؤول الأمور لهذا |
| Belki bir yolu vardır ve onu geri getirebiliriz. | Open Subtitles | لذا ربما هناك وسيلة. ربما يمكننا استعادتها. |
| Şimdi hayvanlar aleminde, statüyü yükseltmenin sadece bir yolu vardır, ve bu üstünlüktür. | TED | في عالم الحيوان ، هناك طريقة واحدة فقط لزيادة هذه المرتبة وهو الهيمنة. |
| Pekala, belki diğer yüzüğü almamızın bir yolu vardır. | Open Subtitles | حسناً، قد تكون ثمة طريقة نستعيد بها ذلك الخاتم |
| Bir çift ada tavşanını yemenin tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | يوجد طريقه واحده لأكل زوج من الأرانب |
| Herkesin istediğini yapmanın hep bir yolu vardır. | Open Subtitles | فـ دائماً هنالك طريقة لدهن ..سيرِ الجميع |
| Hera'nın lanetinden kurtulmanın sadece bir yolu vardır ölüm. | Open Subtitles | هنالك طريقة واحدة للهروب من لعنتها الموت |
| Herkesin istediğini yapmanın hep bir yolu vardır. | Open Subtitles | فـ دائماً هنالك طريقة لدهن ..سيرِ الجميع |
| İstediğini elde etmenin her zaman bir yolu vardır. | Open Subtitles | دائماً ماتكون هنالك طريقة للحصول على ماتريده |
| Belki hem turda kalıp hem de destek olmasını sağlamanın bir yolu vardır. | Open Subtitles | حسناً، ربما هنالك طريقة لإبقاءه ضمن الجولة وتشجيع دعمه. |
| - Belki bunu düzeltmenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربما هناك سبيل لإصلاح الأمر |
| - Belki bunu düzeltmenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربما هناك سبيل لإصلاح الأمر |
| - Başka bir yolu vardır. | Open Subtitles | لابد أن هناك سبيل آخر لا يوجد |
| Belki de böyle bir trajediyi önlemenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربما هناك وسيلة لتجنب مثل هذه المأساة |
| Eminim dostlarımı kurtarmanın başka bir yolu vardır. | Open Subtitles | حتمًا هناك وسيلة أخرى لنجدة أصدقائي. |
| biriyle ayrılmanın iyi bir yolu vardır ve buna post-it notu dahil değil. | Open Subtitles | هناك وسيلة جيدة لتفريق مع شخص ما... وأنه لا توجد الآن وأبوس]؛ ر تشمل مرحلة ما بعد ذلك! |
| Belki farklı bir yolu vardır? Kayaya farklı bir açıdan baksam... | Open Subtitles | ،ربما هناك طريقة أخرى ماذا إذا هاجمت الجلمود من زاوية مختلفة |
| Yapmayın, bunu halletmenin daha kolay bir yolu vardır mutlaka. | Open Subtitles | هيا. لابد أن يكون هناك طريقة أفضل للتعامل مع هذا. |
| Checkmate'den ayrılmanın tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | ثمة طريقة واحدة فقط ''للرحيل عن ''مات الشاه |
| Ama bir işe yaramayacağını bildiğim için belki biraz iyilik yapmanın bir yolu vardır dedim. | Open Subtitles | ولكن بما أنى أعلم انها لن تأتي على أي حال فعرفت انه ربما ثمة طريقة لعمل بعض الخير |
| Bir çift ada tavşanını yemenin tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | يوجد طريقه واحده لأكل زوج من الأرانب |
| Belki birbirimize yardım etmenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | قد تكون هنالك وسيلة يمكن أن يساعد بها أحدنا الآخر |