| birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
| Bir gün birkaç sokak ötede saklı, çıkmaz sokağı keşfediyordum. | TED | وذات يوم كنت استكشف الناحية واحاول تجاوز بعض الطرق العامة |
| Çocukların birkaç fotoğrafını çektim, sonraki gün posterlerle çıkageldim ve onları yapıştırdık. | TED | فقط التقطت بعض الصور للاطفال, وفي اليوم التالي جلبت الملصقات وبدأنا لصقها. |
| Soğuk algınlığı bile olsa yaşını göz önüne almalısın. birkaç gün dinlen. | Open Subtitles | يجب أن تراعي عُمرك، حتى إذا كانت مُجرد إنفلونزا، إستريح لبضعة أيام |
| İçinde koyduğumdan daha fazla enerjiyi üretmiyor, ama yinede birkaç harika şey yapabiliyor. | TED | وهو لا يولّد طاقة أكثر من الداخلة إليه، لكن له بعض المزايا الفريدة. |
| birkaç basit kural uygulayarak Uluslararası Şirketler ağınının kopyasını üretebiliyoruz. | TED | ويمكننا بسهولة نسخ شبكة الشركة الانتقالية مع بعض القواعد البسيطة. |
| Zaman içinde, birkaç sistemin aileden daha çok 'waterfall' olmasının bir sebebi vardır. | TED | هناك سبب جعل بعض الأنظمة تعمل كالشلال اكثر من الأسرة على مر الزمن. |
| birkaç ülkede, doktor ve hemşireler bir ölçüde hükümetin hedefi olmuş durumda. | TED | في بعض الدول، الأطباء والممرضات هم الهدف، إلى حدٍ ما، بالنسبة للحكومة. |
| Fakat ya eski sevgilinizin e-postalarını okuyabiliyor veya banka hesaplarınıza birkaç sıfır ekleyebilseydiniz? | TED | لكن ماذا لو استطعتم قراءة بريد طلقائكم، أو إضافة بعض الأصفار لحاسبكم المصرفي. |
| Tamamen Güneş enerjisine geçmek için birkaç iyi nedenimiz var. | TED | لدينا بعض الأسباب الوجيهة لكي نتحول بالكامل إلى الطاقة الشمسية. |
| Bu sunuma başlamadan önce, hazırlık için birkaç noktaya değinmek istiyorum. | TED | قبل البدأ بهذا العرض أودّ لفت نظركم إلى بعض النقاط العامة. |
| Fakat kaçarken bile, silah arkadaşlarını kurtarmak için birkaç İskit öldürmeyi başardı. | TED | لكن حتى عند هروبه تمكن من ذبح بعض السكيثيين وأنقذ بعض الرفاق. |
| Bir süre önce sesin yan duvarlara çarpmasının birkaç yolunu keşfettim. | TED | منذ بعض الوقت، قمت بالتقاط عدة طرق لاصطدام الصوت بالجدران الجانبية. |
| birkaç gün ilaç versek iyi olabilir, çok gergin görünüyor. | Open Subtitles | أعتقد من الأفضل أن نضعه تحت تأثيـر التخدير لبضعة أيـام |
| Konuşmanın özü birkaç kez duyduğum iki kelimeyi barındırıyordu: Sıradaki kim? | TED | خلاصة تلك الأحاديث تتلخص في كلمتين سمعتهما لعدة مرات: من التالي؟ |
| O yüzden faşizmin aslında ne olduğunu ve milliyetçilikten farkını birkaç dakika irdeleyelim. | TED | لذا دعونا نأخذ القليل من الوقت لتعريف معنى الفاشية، وكيف تختلف عن القومية. |
| Sizden birkaç görev yerine getirmenizi isteyeceğim ve çalışan hafızanızı teste sokacağız. | TED | ساطلب منكن ان تقوموا ببعض المهمات, و سنأخذ ذاكرتكم العاملة في جولة. |
| Bu akşam birkaç saatliğine evin dışında olabilir misin diye sormak istedim. | Open Subtitles | كنت أود أن أطلب منك أن تخرجي من بيتك لبضع ساعات الليلة |
| Tekrar birkaç sesle yaptığımız bu parçalardan birini dinleteceğim. ama bu sefer olayın herkes tarafından yansımasının oluşturduğu şairane hissi sezebiliyorsunuz. | TED | وسأقوم الآن بعرض مقتطف قصير لنموذج حقيقي قمنا به لهذه الأصوات، ولكن ستشعرون بذلك حقا برواية كل شخص خلال هذه الحادثة. |
| birkaç gün sonra, onlara bu sesi nasıl verebileceğimle ilgili bir fikirle uyandım. | TED | وبعد عدة ايام خطرت على بالي فكرة كيف يمكنني ان اوصل لهم صوتي |
| Anne, birkaç yetişkinin de yardımıyla buzağıyı sürünün emniyetine geri götürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | الأمّ، بمساعدة عدّة بالغين آخرين، تحاول أن تُرجع العجل إلى أمان القطيع. |
| Bu jenerasyonların her biri sadece birkaç mili saniye alır. | TED | وكل جيلٍ يستغرق فقط بضعة أجزاء من الألف من الثانية. |
| Böylece, çocuğun annesi olan bu kadın tuvaletini birkaç saat içerisinde kurdu. | TED | لذا هذه المرأة، أم هذا الصبي قامت بتركيب المرحاض في بضع ساعات. |
| Bu yüzden kendi kolumda birkaç noktaya dövme yapmaya karar verdim. | TED | لذلك قررت رسم مجموعة من النقاط على ذراعي بدلًا من ذلك. |
| Ve bu konuda biraz düşününce, birkaç farklı ihtimal gördüm. | TED | بالتفكير في هذا لبعض الوقت، أرى عددا من الاحتمالات المختلفة. |
| Bugün, nihai fırlatma konfigürasyonuyla duruyor, birkaç hafta içinde fırlatılmaya hazır. | TED | اليوم، هو ينتظر لتهيئة الانطلاق ويستعد للإطلاق في الأسابيع القليلة التالية. |
| Ve bu imkânsız olmamalı, çünkü insanlar birkaç bağlılık katmanına sahip olabilirler. | TED | وهذا قد لا يكون ممكناً لأن الناس لديهم العديد من طبقات الولاء. |