| Jeannie'ye söylediğinde her ne dediyse artık, gerçekten birleşmeyi sonlandırabileceğini sanıyordu. | Open Subtitles | عندما أخبر جيني ما أخبره كان يعتقد فعلياً أنه يوقف الدمج | 
| Demek istediğim birleşmeyi ben istemedim ama şirketi elimde tutmak için gerekeni yaptım. | Open Subtitles | بيت القصيد هو أنّني لم أرد هذا الدمج ولكن فعلت ماعلي فعله للحفاظ على الشركة | 
| birleşmeyi kutlamak için büyük bir müzik ve sanat festivali. | Open Subtitles | انها حفلة غنائية وفنية كبيرة للأحتفال بهذا الدمج | 
| birleşmeyi kabul edersen, çok uzun zaman beraber olabiliriz. | Open Subtitles | لو وافقت على الإندماج ، فيمكننا البقاء معا لوقت طويل | 
| Büyük bir kitlesel dava bu birleşmeyi mahvederdi. | Open Subtitles | دعوى قضائيّة كبرى لأنهت أمر ذلك الإندماج | 
| Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار | 
| birleşmeyi bozmak işimi bozacaktı, niye ondan kurtulmak isteyeyim ki? | Open Subtitles | ، فقدان هذا الدمج كان وبالاً سيئاً على الأعمـال لذا لمـاذا عليّ أن أتخلص منه ؟ | 
| Çok iyi bir yıl oldu, Rönesans Fuarı, Fransız delegasyonu ve en önemlisi birleşmeyi durdurdun. | Open Subtitles | لقد حضيت بسنة مثيرة نهضة فير الوفد الفرنسي، والأهم من ذلك أوقفت الدمج لقد أنقذت هذه البلدة | 
| Eğer birleşmeyi durdurursak, Scott yönlendiriciyi bulamaz. | Open Subtitles | إذا أوقفنا الدمج ، سكوت لن يكون قادرا على العثور على مقاومة التحويل | 
| Pardon birleşmeyi finanse eden şirketin jetlerinde uçuş görevlisiydin aslında. | Open Subtitles | أنا أسفة، أنت في الواقع مضيفة طيران في طائرة البنك الذي مول عملية الدمج | 
| Gözleri parladı. birleşmeyi kurtaran o. | Open Subtitles | هي مضيئة و إنقاذها عملية الدمج. | 
| Ya da MetroCap'le olan birleşmeyi durduralım. | Open Subtitles | أو علي الأقل نأخذ الدمج من مترو كاب | 
| FERC neden birleşmeyi onayladı? | Open Subtitles | لماذا أقرّت اللجنة عمليّة الإندماج بحقّ الجحيم؟ | 
| Sana birleşmeyi sindirmede zor zamanlar geçirdiğini söyledim. | Open Subtitles | لقد اخبرتك انه يحتاج وقت ليعتاد لى هذا الإندماج | 
| Bak bu çok komik çünkü Jessica'da ona karşı savaş açtığımı düşünüyordu ikiniz de birleşmeyi biliyordunuz ve bana söylemediniz. | Open Subtitles | أوه، هذا مضحك لأن جاسيكا تظن أيضا ً بأنه كان هجوم شخصي عليها مع العلم بأن كلكما كان يعلم حول الإندماج | 
| Bu birleşmeyi bir anlık kızgınlıkla yapmadığına inanmamamız gerekiyor çünkü... | Open Subtitles | تريدين منّا التصديق بأنّك لم تخططي لهذا الإندماج في لحظة غضب | 
| Şimdi,ben gerçekten birleşmeyi seviyorum ama Eagletonluların Pawnee'ye katılmalarından nefret ediyorum . | Open Subtitles | ولكنّني كرهت فكرة أنّه تم إجبار إيجلتون على الإنضمام لبوني حسنٌ، هذا هو جوهر الإندماج | 
| Eğer hükümet birleşmeyi onaylarsa. | Open Subtitles | تضمن موافقة الحكومة على الإندماج | 
| Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار | 
| Bu dava milyar dolarlık bir birleşmeyi geciktiriyor. | Open Subtitles | هذه الدعوى القضائية هي الشيء الوحيد الذي يُعطِّل إندماج بمليار دولار | 
| Bir ay sonra ise birleşmeyi kazanıp meclisimin lideri olup yok olmasını engelleyeceğim. | Open Subtitles | خلال شهر سأفوز بالدمج وأغدو قائدة معشري وأكفل نجاته. | 
| Van Loon Şirketleri ve Hank Atwood arasındaki birleşmeyi konuşuyor. | Open Subtitles | بسبب التوقعات بالإندماج "بين شركات "فان لون "و "هانك آتوود |