| Buraya Bizi kurtarmak için gelmediklerini ona anlatmak çok zor olacak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب إقناعه بالتفكير بأنّهم لن يأتوا لإنقاذنا |
| Lütfen, Bizi kurtarmak için umut ışığı olan bir melek gönder. | Open Subtitles | أرجوك أرسل لنا ملاك، بنور من الأمل لإنقاذنا. |
| Bizi kurtarmak için kendini feda edecektin. Bu seni bir kahraman yapar. | Open Subtitles | كنتِ تنوين الموت لإنقاذنا و هذا يجعلكِ بطلة |
| Gitmiş olmanızdan korktuk. Ama Bizi kurtarmak için kaldınız. | Open Subtitles | خشينا أنك ذهبت ولكنك بقيت لتنقذنا |
| Girip Bizi kurtarmak için kendimizi kurtarmamız lazım. | Open Subtitles | لتخطي خطوة لتنقذنا ونبدأ بإنقاذ انفسنا |
| Bizi kurtarmak için var gücüyle uğraşıyor. | Open Subtitles | باذلةً كل اجتهاد لتنقذنا أجمعين. |
| Yani çocuğunuzun Bizi kurtarmak için bir yol bulacağına inanmak zorundayız. | Open Subtitles | لذا يجب أنْ نؤمن بأنّ ابنتك ستجد طريقةً لإنقاذنا |
| Ama şu an bütün İnterpol Bizi kurtarmak için yoldalar. | Open Subtitles | لكن ما لديّ الآن هو أن الشرطة الدولية في طريقها لإنقاذنا. |
| Bridget az önce Bizi kurtarmak için, kendi hayatını mahvetti. Bu doğru değil! | Open Subtitles | بريدجت قد خربت حياتها فقط لإنقاذنا هذا خطأ |
| Bizi kurtarmak için büyük bir fedakârlıkta bulunan çok özel birini hatırlattınız bana. | Open Subtitles | نوعا ما تذكرني بشخص مميز آخر قام بتضحية كبيرة لإنقاذنا. |
| Raja'nın Bizi kurtarmak için başka bir planı vardı. | Open Subtitles | كانلراجاخطةأخرى لإنقاذنا جميعا ً |
| Hem de Bizi kurtarmak için onca yol gelen birisiyle. | Open Subtitles | وخاصة إذا قطع كل هذه المسافة لإنقاذنا |
| Bunu biliyorum, Paul. Ama Bizi kurtarmak için çok geç geldi. | Open Subtitles | لكنه جاء .بعد فوات الأوان لإنقاذنا |
| - Size kaçmanızı söyledim. Hayır. Bizi kurtarmak için her şeyi göze aldın. | Open Subtitles | طلبت منكم الهروب - لا، خاطرت بكلّ شيء لإنقاذنا - |
| Umarım polisler Bizi kurtarmak için gelirler. | Open Subtitles | آمل أن تصل الشرطة هنا لإنقاذنا. |