| Bu özel günde bizimle birlikte olabildiğin için çok mutluyum. | Open Subtitles | انا جدا مسرورة انك متواجد معنا في هذا اليوم الخاص |
| Eğer bizimle birlikte dış surlara gelirseniz, size bu gizli savaşın gerçek olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | إذا جئت معنا إلى الجدار الخارجي ، فسنثبت لك أن الحرب السرية حقيقية |
| Dog ve Fox bölüğü, sol cenahı tutacak. bizimle birlikte ilerleyecek. Sorusu olan? | Open Subtitles | سريتا دوغ وفوكس ستكونان إلى جانبنا الأيسر وتتحركان معنا ، هل من أسئلة ؟ |
| Haklısın. bizimle birlikte kalıyor! | Open Subtitles | تباً انت محق انا كنت سأصيبها عليها ان تبقى هنا معنا |
| Hamish'i kurtarmadın. Onu da bizimle birlikte buraya hapsettim. | Open Subtitles | لم أنقذه، بل جعلته محاصراً هنا مع بقيتنا |
| Merhaba baba, gel sende bizimle birlikte televizyon seyret. | Open Subtitles | مرحبا ، ابي ،تعال شاهد التلفزيون معانا |
| Güneş yükseldiğinde tanrı dağlarındaki kardeşlerimize katılacağız ve onları bizimle birlikte savaşmaları için ikna edeceğiz. | Open Subtitles | عندما الشمس تَظْهرُ، نحن سَنَنضمُّ إلى إخوتِنا وأخواتِنا على جبلِ الله ويُقنعُهم للمُحَارَبَة مَعنا |
| Kendinizi o hastanın yerine koyun bir. Bu Christian, Ideo'da bizimle birlikte çalışıyor. | TED | ومجرد وضع نفسك في موقف المريض. هذا هو كريستيان الذي يعمل معنا في آيديو. |
| Ve bunlardan birisi de bugün, bizimle birlikte. | Open Subtitles | في مستقبل داندر مفلن وأحدها معنا هنا اليوم |
| Ve benim annem, hayatımda örnek aldığım en önemli kişi, bizimle birlikte Beyaz Saray’da yaşıyor ve iki küçük kızıma bakmamda yardımcı oluyor, Malia ve Saşa'ya. | TED | وأمي، أهم قدوة في حياتي، التي تعيش معنا في البيت الأبيض وتساعدنا في الإعتناء ببنتينا الصغيرات، ماليا وساشا. |
| Sen benim adamımsın. Keşke Bull Run'da bizimle birlikte olsaydın. | Open Subtitles | أنت رجل يحتذى به أتمنى لو كنت معنا في معركة بولز ران |
| bizimle birlikte Hank'in evine geldi ve ben de ona yazmaya başladım. | Open Subtitles | عادت معنا إلى شقة هانك وبدأت بالتغزل بها |
| Baksana, harika bir fikrim var! bizimle birlikte Roma'ya gelsene! | Open Subtitles | أنا عندي فكرة رائعة , ربما تودون أن تأتوا معنا إلى روما |
| bizimle birlikte olursan New York çocuklarını Doğu Baltimore'dan sürer atarız. | Open Subtitles | ستقف إلى جانبنا لطرد النيويوركيّين من شرق بالتيمور |
| Bu aynı zamanda üzücü bir gün çünkü... bu projeye ilham veren ve adaşı olan kişi... bugün bizimle birlikte değil. | Open Subtitles | لكنه أيضا يوم حزين فالمسمى على اسمها هذا المشروع المدهش ليست هنا معنا اليوم |
| Bu üçünü nezarete al ama bir saat içinde bizimle birlikte yola çıkmak için hazır da olsunlar. | Open Subtitles | ضعوا أولئك الثلاثة في الحبس ولكن تأكدوا أنهم مستعدين للرحيل مع بقيتنا .في غضون ساعة |
| Burada bir adamın ruhu bizimle birlikte. | Open Subtitles | ثمة روح رجلًُا معانا هنا |
| Senden ayırdığım için kızma tatlım ama gitar bizimle birlikte gidiyor! | Open Subtitles | أَكْرهُ لكَسْره إليك، حبّوب، لكن , uh، هذه القيثارةِ يَجيءُ مَعنا. |
| Bay Moray berber dükkanını satın aldığı için Bradley Burroughs bizimle birlikte mağazada çalışacak. | Open Subtitles | لأن سيد موراي سوف يشتري محل الحلاقة برادلي بوروز سوف يعمل معنا ، في المحل |
| İhtiyacı olan şey, burada bizimle birlikte olup güvenli bir yerde kendisine gelmesini sağlamak. | Open Subtitles | أنها تحتاج ان تكون معنا هنا في مكان أمن حتي تستطيع الأستشفاء |
| Bay Brill'in bizimle birlikte odada olamaması ne üzücü. | Open Subtitles | يالها من سوء حظ ان السيد بريل لم يكن معنا فى نفس الحجرة |
| Katilin trenden bizimle birlikte Nice'de indiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نفترض ان القاتل نزل معنا من القطار فى نيس ,اليس كذلك ؟ |
| Şirketi halka açtığımdan beri bizimle birlikte. | Open Subtitles | لقد كان معنا منذ أن استغرقت الشركة الى العامة. |
| Hayır, burada bizimle birlikte iki kişi daha vardı. | Open Subtitles | لا، كان هناك اثنين من اللاعبين الآخرين هنا التي كانت معنا. |
| Bunlar da yırtık kot gibi dolabımızda bizimle birlikte değişen kıyafetlerimizden olabilir. | TED | لذا سيكون هذا مثال آخر للملابس الموجودة في خزائننا والتي تتطور معنا على مر السنين. |