| Baba kederine boğulmuştur, oğul ise bunun bir parçası olmak istemez. | Open Subtitles | الرجل العجوز الذي غرق في أحزانه والابن الذي لم يرد أن يكون جزءاً من ذلك |
| Öyleyse şoför ya boğulmuştur ya da kurtulanlar arasındadır. | Open Subtitles | إذن السائق قد يكون غرق أو مازال بين الناجييــن |
| boğulmuştur diye umarak kıyıya kadar yüzdüm. | Open Subtitles | و من ثم فكرت و تأملت انه قد غرق سبحت الى الشاطئ للبحث عنه |
| Yani, belki adam boğulmuştur falan. | Open Subtitles | أعني، ربما غرق الرجل أو شيء كهذا. |
| Denizde boğulmuştur, bizim sorunumuz değil. | Open Subtitles | غرق في البحر ليست مشكلتنا |
| Hiç bir yerde görünmüyor Kolyma. Belkide boğulmuştur. | Open Subtitles | لا يوجد أثر له (كوليما)، يمكن أن يكون قد غرق. |
| Belki boğulmuştur ama. | Open Subtitles | لا ، ربما يكون قد غرق |
| - Belki boğulmuştur. | Open Subtitles | -حسناً، بالأرجح قد غرق . |
| - Belki de boğulmuştur. | Open Subtitles | -ربما غرق |