| Bir bakıma, bu proje bir alışkanlığın boş bir jest halini alması hakkında. | TED | وبمنظور آخر، فإن المشروع بمجمله كان حول الطقوس التي تصبح فارغة من معانيها. |
| Böyle bir gecede insanın boş bir eve girmesi ürkütücü oluyor. | Open Subtitles | في ليلة كهذه، إنه شيء مخيف، أن تدخل إلى شقة فارغة |
| Peki ya, çocuk için nafaka ve boş bir daireye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بـ: معونة طفل، نفقة للطليقة وشقة فارغة في مركز المدينة؟ |
| Yani boş bir eve gidip gene hizmetçiyi mi becereceksin? | Open Subtitles | إذا ستذهب الى منزل فارغ وتعاشر خادمة طوال عطلة الفصح |
| Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
| Kuzey Kore hükumeti aileme gönderdiğim paraya el koymuştu. Ve ceza olarak da ailem zorla kırsal bölgedeki boş bir yere sürülmüşlerdi. | TED | بأن السلطات الكورية الشمالية قد إعترضت بعض المال الذي أرسلته لعائلتي وكعقاب، سيتم إجبار عائلتي على الرحيل إلى مكان مهجور في الريف |
| Anne, yakınlarda boş bir ev var mı, ...mesela, 350 metre? | Open Subtitles | أمي هل هناك منازل فارغة قريبة ؟ تقريبا ضمن 350 متر |
| Evet ama silah aradıkları yerde değil. Hepsi boş bir hangarın önünde duruyorlar. | Open Subtitles | إنها ليست بالموقع الذي يعتقدون بأنها موجودة إنهم يقفون جميعاً أمام حظيرةٍ فارغة |
| Burası benim için sadece bir binaydı, boş bir yapı. | Open Subtitles | وأحرجت ولدتك بشدة كان المكان دائماَ يبني لي صدفة فارغة |
| Tek bildiğim tekrar dolması gereken boş bir barımın olduğu. | Open Subtitles | كل ما اعرفه أن لدي حانة فارغة تحتاج أن تمتليء |
| Arta kalanın da denizdeki boş bir kabuktan farkı olmaz. | Open Subtitles | لايعود رجلاً بعد الان: بل يكون صدفةً فارغة على الشاطئ. |
| Çünkü o hatun tüm biraları boş bir bebek arabasına yuvarlıyordu. | Open Subtitles | لأن تلك السيدة كانت تدفع كل هذه الجعة في عربة فارغة |
| Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
| Bugün öğle yemeğinde bana katıImayı istersen, masamda sana boş bir sandalye ayarlayabilirim. | Open Subtitles | اذا لذا كنتي مهتمة بالانضمام الي الغذاء معي.. يمكنني ان احجز مقعد فارغ.. |
| Ben pisikiyatristimdün onu boş bir sandalye ile konuşurken gördüm | Open Subtitles | انا طبيب نفساني ورأيته امس يتكلم مع مع كرسي فارغ |
| 4. katta boş bir daire var, ancak anahtarları aşırmam gerek. | Open Subtitles | هـنالك مكان فارغ بالـطابق الـرابع، لكنه يجب علي أن أسرق المفاتيح |
| Sanatçı kulaklıkların duvara asılmasını veya boş bir kutuya konulmasını öneriyor. | Open Subtitles | الرسام يقترح على المستمعين الرسم على الحائط أو في برواز فارغ. |
| Ağabeyinle zemin kat penceresinden boş bir binaya girmiştiniz. | Open Subtitles | أنت وأَخّوكَ دخلتمَ إلى مبنى مهجور خلال نافذة سردابِ. |
| - Burada bir tehlike olmadığını biliyoruz. boş bir hayalet kasabası sadece. | Open Subtitles | كلانا يعلم ألّا خطر حقيقيّ هنا، إن هي إلّا مدينة أشباح خاوية. |
| Bu kıtaların bazılarına gittim; ama Afrika, Steven Pinker'ın dediği gibi, boş bir tahtaydı, büyük ölçüde. | TED | وقد ذهبت إلى بعض هذه القارات, لكن افريقيا كانت طبقا فارغا كما وصفها ستيفين بينكر |
| O zaman eve döndüğünüzde, eğer boş bir alan görürseniz, onun potansiyel olarak bir orman olabileceğini hatırlayın. | TED | الآن عندما تعود إلى المنزل إذا رأيت قطعة أرض قاحلة تذكر أن بالإمكان تحويلها إلى غابة |
| Seni pislik, sen bir hiçsin! boş bir ağız ve resmi bir kimlikten başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | أيها الحقير , لا إثبات لديك انت مجرد شرطى متبجح |
| Bütün gün boş bir dairede beklemekten başka hiçbir şey geçmedi elime. | Open Subtitles | كنت هناك إنتظر طوال النهار ولم افعل شيء في تلك الشقة الفارغة.. |
| Banking'de sana uyabilecek boş bir kadro var. | Open Subtitles | مجرد مشغل. هناك منصب شاغر في القسم المصرفى قد يناسبك. |
| Bir dövme pigmenti boyutunda, koruyucu bir dış kabuk ile küçük, içi boş bir parçacık ve içini istediğiniz şekilde pratik bir şekilde doldurabilirsiniz. | TED | إنها جزيئات صغيرة مجوفة ومغطاة بقشرة حماية خارجية، بحجم صبغة الوشم، ويمكنك تعبئة الداخل بما تريد. |
| Burada boş bir sandık, sokaklarda 10 dolu sandık. | Open Subtitles | نحن عِنْدَنا حالةُ فارغةُ واحدة في هنا وعشَر واحدِ كاملةِ هناك. |
| Ruhani ve ahlaki yönden terk edilmiş bir binayla bildiğin boş bir bina arasında onun için ne fark olsun ki? | Open Subtitles | ما الفرق بالنسبه إليه بين مبنى فارغ من الناحيه الروحية و الأحلاقيه و أخرى فارغه فقط ؟ |
| Bak ne diyeceğim, sana boş bir çek yazayım, sen de arabanı yaptır. - Hayır. | Open Subtitles | سأحرر لك شيكاً على بياض يمكنك أن تصلح سيارتك |
| Kitabın adı “Boş Sayfa”. Bu ad, insan zihninin boş bir sayfa olduğu ve zihnin tüm yapılarının sosyalleşme, kültür, aile ve deneyimlerden geldiğini ileri süren popüler düşünceye dayanıyor. | TED | الكتاب يسمى " ذا بلانك سلات،" (اللوح الخالي) اعتماداً على الفكرة الشائعة أن العقل البشرى هو عبارة عن لوح خالي ، وكل هياكله تنشأ من الإجتماعيات ، الثقافة ، التربية ، الخبرة . |
| O duvarın arkası boş bir arazi. | Open Subtitles | ما هو وراء هذا الجدار هو الكثير الشاغرة. |