| Bildiğiniz gibi Bodnar'ın parasını buradaki Osterhagen Bankası'ndaki kiralık kasaya kadar takip ettim. | Open Subtitles | كما تعلمين,لقد تعقبت أموال بودنار الى صندوق ودائع آمن هنا فى بنك أوسترهاجن |
| Size son anlatmak istediğim ödülse Dr. Elena Bodnar'a verildi. | TED | الشيء الأخير الذي أريد أن أخبركم إياه هو عن جائزة أعطيناها للدكتورة ايلينا بودنار. |
| Dr. Elena Bodnar acil durumlarda kolayca iki yüz maskesine ayrılan bir şutyen icat etti. | TED | الدكتورة ايلينا بودنار اخترعت صدرية يمكنها، في حالات الطوارئ أن تنفصل بسرعة إلى زوج من أقنعة الوجه الواقية. |
| Dr. Bodnar törene geldi ve Ukrayna'da büyüdüğünü anlattı. | TED | الدكتورة بودنار أتت إلى المراسم وشرحت لنا أنها ترعرعت في أوكرانيا. |
| Babamın ölümünden kısa bir süre sonra Bodnar, Dulles Havalimanı otoparkından çıkarken güvenlik kameralarına yakalandı. | Open Subtitles | بعد وفاه والدى بفتره قصيره بودنر تم رصده على كاميرا مراقبه خارج من جراج مطار دالاس |
| Bak, sen ve David için Bodnar'ı yakalamak ne kadar kişisel biliyorum. | Open Subtitles | انظر,أنا أعلم كيف أن الامساك ببودنار أمر شخصى بالنسبه لك و لدافيد |
| Bunlar da Bodnar'ın Birleşik Devletler'i terk ederken ki fotoğrafları. | Open Subtitles | هذه صور لبودنار وهو يغادر الولايات المتحده |
| Mossad, Bodnar'ın tek başına hareket ettiğini söylüyor. - Bunu yapma. | Open Subtitles | الموساد يدعى أن بودنار تصرف من تلقاء نفسه |
| Bodnar'ı bulabilmek için Avrupa'ya gitmeme izin vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | أود طلب اذنك للسفر الى أوروبا والعثور على بودنار |
| Arkamdan iş çevirerek Ziva'ya, Bodnar'ı bulmasına yardım ettin. | Open Subtitles | لقد قمت بعمل مذهل على الرغم من ذلك فى مساعده زيفا فى تعقب بودنار من وراء ظهرى |
| Ama diğer tüm teşkilatlar gibi, Tony ile ben oraya vardığımızda Bodnar çoktan son durağına varmıştı. | Open Subtitles | ولكن عندما نصل الى هناك أنا و طونى بالاضافه الى جميع الوكالات الأخرى بودنار سيكون وصل الى وجهته الأخيره |
| Mossad, Bodnar'ın ülkeden ayrıldığını biliyorsa neden Virginia'da ajanı vardı? | Open Subtitles | اذا قد علم الموساد ان بودنار قد غادر لماذا أبقيتم ضابط فى فيرجينيا؟ |
| Mantel, Bodnar ülkeden ayrıldıktan hemen sonra burada toplanacaklarını düşünüyordu. | Open Subtitles | مانتل اعتقد ان هذا الفصيل بدأ فى التجمع هنا بعد مغادره بودنار مباشره |
| Ancak Bodnar'ın peşinden giden herkese tehdit oluşturduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | ولكننا نعلم أنهم يشكلون تهديد لأى شخص يبحث عن بودنار |
| Bodnar'ın, Avrupa'nın belli yerlerinde yakın zamanlarda boşalttığı bir çok hesabı vardı. | Open Subtitles | بودنار لديه عده حسابات عبر أوروبا والذى قام باستنفاذها مؤخرا |
| Bodnar'ın banka hesapları kapanırken Berlin'deki elmas satıcılarıyla yapılan bazı işlemler gözüme çarptı. | Open Subtitles | بينما كان يتم اغلاق حسابات بودنار لقد لاحظت ارتفاع واضح فى معاملات التجار فى بيرلين |
| Bodnar davasında zaten CIA'le çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعمل مع الاستخبارات بالفعل فى تعقب بودنار |
| Belki de bu direk olarak Bodnar'la ilgili değildir. | Open Subtitles | حسنا,ربما هذا ليس بشأن بودنار ليس بشكل مباشر |
| Kim olduğunu belirlersek bizi Bodnar'a götürebilir. | Open Subtitles | اذا حددنا هويته هذا سيقودنا مباشره الى بودنار |
| Ve McGee'nin bilgisayar takibi Bodnar'ın Berlin'de olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | وتعقب ماكجى للحاسوب يؤكد أن بودنار فى برلين |
| Gibbs, Bodnar'ın Kazmi'yi öldürmediğine inanıyor musun? | Open Subtitles | جيبز... هل تصدق ادعاء بودنر بأنه لم يقتل كازمى؟ |
| Bodnar'ın hakkından gelmeyecek olmamız beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. | Open Subtitles | أجل,أنا خائب الظن قليلا أنه ليس نحن من سنطيح ببودنار |
| Fincandaki dudak izinden Bodnar'ın DNA'sını çıkardım. | Open Subtitles | لقد سحبت الحمض النووى لبودنار من على الشفاه من هذا الكوب |