| boncuk sayarak veya bu tip işlerde çok zaman geçirdim. | TED | قضيت الكثير من الوقت في عد الخرز واشياء من هذا القبيل. |
| Bu da öğrencilere boncuk, çubuk, abaküs vermek anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أساساً إعطاء الطلاب أشياء مثل الخرز وقضبان التعلم والعداد. |
| Bunun boncuk zamanı olduğunu biliyorum, ama sizlere göstermek istediğim ufacık bir şey var. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه وقت الخرز لكن لدي شيء صغير أريد أن أريكم إياه |
| Her bir boncuk, her bir renkli şerit, aynı zamanda bir müzik notası gibi okunabilecek bir hava elemanını temsil ediyor. | TED | كل خرزة لوحدها، كل شريط ملون لوحده، يمثل عنصرا من الطقس يمكن أن يقرأ كذلك كنوتة موسيقية. |
| Beş turuncu plastik boncuk dışında zarflar boştu. | Open Subtitles | لم يكن في الظرفين شيء سوى خمس خرزات برتقالية |
| Şu iğrenç beyaz tüyleri ve boncuk gibi yuvarlak kırmızı gözleri biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف الصدمة الكبرى للشعر الأبيض و العيون الخرزية الحمراء |
| 100 taelden fazla kazandım, ve bir sürü altın boncuk. | Open Subtitles | إدّخرت أكثر من 100 قطعة فضية . وكثير من خرز الذهب |
| Olay şu ki; o kızın boynunda küçük bir kasabaya dağıtmaya yetecek kadar boncuk asılıydı. | Open Subtitles | اسمعني تلك الفتاة كان معها ما يكفي من الخرز المتدلي من عنقها لتزيين بلدة صغيرة |
| boncuk, sim gibi birçok şey var. | Open Subtitles | هناك الخرز و اللمّاع. و جميع.. أنواع الأشياء. |
| boncuk ve yapıştırıcı yerine, benim lehim havyasını kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | تعلمون، بدلا من الخرز والصمغ يمكنكم استخدام لحام الحديد |
| Siz kapı çoğunu aldı ve, Lou boncuk koymak. | Open Subtitles | لقد اخذت كل الابواب ووضعت بدل منها الخرز, لو. |
| Dört duvar ve geriye kalmış bir kaç boncuk. | Open Subtitles | أربعة جدران, وبعض الخرز المتبقي |
| Beceriksizce gitar çalmak, boncuk takmak hayatının aşkı hakkında konuşmak seni küçümseyen Orta Amerika yerlileriyle arkadaş olduğunu söylemek, ailenin Surrey'deki 5 yatak odalı evine gitmek seni duygusal bir insan yapmaz. | Open Subtitles | العزف على الغيتار بشكل سيء، ارتداء الخرز ، والحديث عن الحب واحد، التظاهر كنت أصدقاء مع أمريكا الوسطى القرويين ، الذين ، من قبل الطريق، و يحتقر لك، |
| Gemide boncuk ve kamyon var. | Open Subtitles | لدينا الخرز وشاحنة على متن السفينة. |
| Her renkli boncuk, her renkli tel, bir hava elemanını temsil ediyor. | TED | كل خرزة ملونة، كل خيط ملون، يمثل عنصر طقس. |
| Her karakter özelliği için de getirdikleri kolyeye bir boncuk bağladılar, bu kolyeyi doğum sırasında da taksın diye. | TED | وبينما كُنّ يتحدثن، عقدن خرزة لكل خَصْلَة في قلادة سوف ترتديها حول عنقها في غرفة الولادة. |
| Bunlar sadece boncuk değil, mors alfabesi ile yazılmış mesaj. | Open Subtitles | تلك ليس خرزات فقط انها رساله، بشفرة موريس |
| Bu korkunç, boncuk gibi gözler bakarken yapamam. | Open Subtitles | لا أستطيع. تلك الأعين, الرهيبة الخرزية تُحـدِّق بك |
| - Güzel bir boncuk kolye. | Open Subtitles | عقد خرز جميل لا، لا تفعلى |
| Prensi öldürmemiz karşılığında bize incik boncuk dağıttın. | Open Subtitles | دَفعتَنا حلي رخيصةَ لقَتْل a أمير. |
| Huron, incik boncuk ve ateş suyu için Senecaları kandırıp, kürk için orman da canlı hayvan bırakmayacak, öyle mi? | Open Subtitles | هل يخدع الـ هيرون قبيلة سينسا بإقناعهم بأخذ كل فراء الحيوانات في الغابة من أجل الويسكي القوي؟ |
| Arkadan uğursuz bir müzik çalıyor, cerrahın yüzünden dökülen boncuk boncuk terler. | TED | موسيقى حزينة تشتغل في الخلفية قطرات من العرق تنزل من وجه الجراح |
| Şeytanınki gibi boncuk sarı gözlerinizle beni korkutmak istemediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ لا تتقصّدين اخافتي بعيونكِ الخرزيّة الصفراء التي تومض كعيني الشيطان |
| boncuk kraker ister mi? | Open Subtitles | (بولي) رغب في بسكويتة؟ |