| Daha fazla teste vaktim yok. Hastahaneye geri dönersem bu şansı kaçırırım. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للمزيد من التجارب إذا عُدت للمستشفى، فسأخسر هذه الفرصة |
| Tabii ki bu şansı kaçıramazdık, çünkü ülke tarihinde hiçbir başbakan daha önce bunu yapmamıştı. | TED | وبالطبع، قمنا باستغلال هذه الفرصة لأنه لم يحدث في تاريخ البلاد أن فعل رئيس وزراء هذا الأمر |
| Belki de, bu şansı bir daha asla bulamayacağız. | Open Subtitles | فبالطريقة الى يسير بها العالم قد لا تتاح لنا هذه الفرصة مجددا |
| O yüzden ben de bana verdiğin bu şansı hak ettiğimi ispatlamak istiyorum. | Open Subtitles | لذا أريد أن أثبت لك أنّي أستحقّ تلك الفرصة الثانية التي منحتني إيّاها. |
| Eğer hesabın spam olduğunu düşünüp yanlışlıkla askıya alırsak, bu şansı elde edemeyeceksiniz. | TED | لن تحصل على تلك الفرصة إذا قمنا بفصل هذا الحساب بالخطأ معتقدين أنه إزعاج. |
| Bana bu şansı vermem için yalvardı ve sen beni buna ikna ettin. | Open Subtitles | لقد تحايل علي من اجل هذه الفرصه, وانت اقنعتني بهذا.. لاعطائه له. |
| bu şansı elinden kaçırmak istemezsin. | Open Subtitles | هذه الفرصة الوحيدة التي أنت لا تريد ان تقول بزلّة لسان خلال أصابعك |
| Bana bu şansı tanıdıkları için hastane yönetimine müteşekkirim. | Open Subtitles | أنا ممتنة لمجلس الإدارة على إعطائهم لي هذه الفرصة |
| Hayatım boyunca bunu bekledim ve bu şansı kaçırmayacağım. | Open Subtitles | انتظرت طوال حياتي هذه الفرصة ولن أضيعها الآن |
| VE çoğu bu şansı kullanmazlar, ya korktukları için... yada bu fırsatı göremedikleri için. | Open Subtitles | معظم الناس لا ينتهزون هذه الفرصة لأنهم يكونوا خائفون أو لم يدركوها عندما حانت لهم |
| Dünya seyrediyor! bu şansı bir daha asla yakalayamayız! | Open Subtitles | العالم كله يشاهدنا, لن نحصل على هذه الفرصة ثانيةً |
| Işıltılar saçıyor, kendine güvenli, doğuştan bu şansı kullanma yeteneği var. | Open Subtitles | هي متألقة وواثقة وكأنها ولدت لإنتهاز هذه الفرصة |
| bu şansı kaybetmiş olmamıza rağmen, düşüncesizce bir şey yapma. | Open Subtitles | على الرغم من أننا أضعنا هذه الفرصة, لا تفعلي أيّ شيء طائش |
| Size buraya kurduğumuz bekleme bölgesine kadar eşlik edeceğim. Dur, işte orada! Bay Rosso, Lindsay'e bu şansı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسناً، الأن، علي فقط مرفقتك أنتظر، هاهو ذا لأعطى ليزني هذه الفرصة إلى أين أنت ذاهب؟ |
| Anester Zafer, Bay Gatimu ve Anester cemiyetine bu şansı bana verdikleri için teşekkür etmek istiyorum. | TED | أود حقًا أن أقول شكرًا لآنستر فيكتوري وللسيد جاتيمو ولجميع الأخوة في آنستر لمنحي تلك الفرصة. |
| Benim yakaladığım bu şansı kaçıracak kadar aptal olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظن بأنني لا أتذكر ، هل تظن أنني حمقاء لأترك تلك الفرصة الآن |
| Elbette ister. Ama sen onlara bu şansı bile tanımıyorsun. | Open Subtitles | بالطبع أنهم مسؤولون لَكنَّكِ لا تمنحيهم تلك الفرصة. |
| Ancak birkez olsun, bu şansı denemek istiyorum. | Open Subtitles | لكني حتى الواحدة صباحاً أرغب بإنتهاز تلك الفرصة |
| En yüksek puanı tutturmak üzereydim, şimdi bu şansı kaçırdım, senin sayende. | Open Subtitles | انا كنت على وشك ان احصل على نتيجه عاليه فقدت هذه الفرصه بسببك |
| 20 yıl önce buraya Jamaikalı bir koşucuyu bir bobsled atleti yapmak için geldiniz ve bu şansı hiç bulamadınız. | Open Subtitles | قبل عشرون سنة أتيت إلى هنا لترى أنه يمكن أن تحول عداء جامايكي لمتزلج وأنت لم تحظى بتلك الفرصة أبداً |
| - Ona bu şansı ver. | Open Subtitles | فقط أعطيهِ هذهِ الفرصة |
| bu şansı kaçırmayın. Açıkarttırmayı kapatmak için 40 lira. | Open Subtitles | لا تتنازل عن هذه الفرصةِ أربعون جنيها لإنْهاء المزاد |
| "Bir daha bu şansı yakalama fırsatım olmayabilir ve bu fırsatın kaçmasına da izin veremem." | Open Subtitles | "قد لاتوجد لدي فرصة آخرى "أنا لا أستطيع السماح لهذه الفرصة بالعبور. |
| Bay Potter bu şansı havada kapmam gerektiğini biliyorum ama... | Open Subtitles | ياسيد(بوتر)،أنا ... أعرف أن علي إنتهاز الفرصة لكني... |
| - Ona bu şansı vereceğimizi sanmıyorum. - İşte, oradaki adam. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد بأننا يجب أن نعطيه الفرصة هو هناك يا رجال |
| Sana en azından bu şansı vermeden seni çok sevdiğimi nasıl iddia edebilirim? | Open Subtitles | كيف يمكنني ان ادعي حبك بقدر ما انا افعل اذا لم ادعك على الاقل تحظى بهذه الفرصة |
| Ona bu şansı vermeliyiz. | Open Subtitles | ونحن يَجِبُ أَنْ نَمْنحَه تلك الفرصةِ. |