| Bu ilginç, ama bölge savcısını aramak için yeterli değil. | Open Subtitles | هذا مثير للإهتمام ولكنه ليس كافيا للإتصال بالمدعي العام |
| Bak Bu ilginç çünkü o binada gübre vardı. | Open Subtitles | حسنا ً، هذا مثير للإهتمام لأن هذا المبنى به عفونة هذا موجود في التقرير الخاص به |
| Belki. Bu ilginç ve bir anlamda yeni. | TED | ربما. هذا مثير للاهتمام وجديد نوعا ما. |
| Bu ilginç çünkü herkes şunu bilir ki sıfır senesi olmadığından milenyum 2001'e kadar başlayamaz bu da senin partinin bir sene geç olması demektir ve bu da ufak bir aksaklık sayılır. | Open Subtitles | هذا مشوق لأنه وكما يعلم الجميع بما أنه لا يوجد عام صفري فإن الألفية لا تبدأ قبل العام 2001. |
| Biliyor musun Bu ilginç çünkü Kelly Foster boynunda iki ısırık yarasıyla ölü bulundu. | Open Subtitles | تعرف ذلك مثير لأن كيلي فوستر ضهرت ميتة بعلامتي عض في رقبتها |
| Vista Cruiser'un koltuğunu bilirisin... Pontiac CataIina kadar büyük. Bu ilginç. | Open Subtitles | اتعلمين ان المقعد الخلفي من فيستا كروزر حسنا هذا شيق |
| "Bu ilginç" anlamında mı, "boku yedik" anlamında mı? | Open Subtitles | أوه بمعنى أن هذا ممتع أم أوه بمعنى أننا إنتهينا؟ |
| Bu ilginç bir maç olacak çünkü birbirine çok yabancı iki tarzı izleyeceğiz. | Open Subtitles | في الحقيقة ستكون مشاهدة ذلك مثيرة للاهتمام لأننا سنري أساليب متباينة في هذه الحلبة |
| Bu ilginç sert göz çukurları ve sternokleidomastoid kas tutunma noktaları. | Open Subtitles | هذا مثير للإهتمام. أقواس حاجبية غليظة وأماكن إرتباط عضلات قصية ترقوية خُشائية. |
| - Bu ilginç. - Hayır, değil. | Open Subtitles | ـ هذا مثير للإهتمام ـ لا ليس كذلك |
| - İşte Bu ilginç. - Ne? | Open Subtitles | حسناً ، هذا مثير للإهتمام ماذا ؟ |
| Olamaz. Bu ilginç. | Open Subtitles | لا تمزح , حسنا , هذا مثير للاهتمام |
| Bu ilginç. | Open Subtitles | هذا مثير للاهتمام |
| Biliyor musun, Bu ilginç bir şey, sen... | Open Subtitles | انت تعلمين هذا مثير للاهتمام |
| Pekala, Bu ilginç ama korkarım ki alakasız. | Open Subtitles | هذا مشوق لكنه غير متعلق بالأمر على ما أخشى |
| Ama olur da ölmezsek işte Bu ilginç olur. | Open Subtitles | ولكن إذا لم نموت سيكون ذلك مثير للاهتمام |
| Bu ilginç çünkü ben içimi sana dökmek zorundayım ama sana bedava. | Open Subtitles | هذا شيق لانه ينبغى على ان الذى اخبرك بمشاكلى, |
| Bu ilginç, çünkü gezegenin diğer kısımlarında soy tükenme kanıtları bulduk. - Vay! | Open Subtitles | هذا ممتع ، لأننا قد وجدنا ادلة على الانقراض الجماعى على أجزاء أخرى من الكوكب |
| Bak işte Bu ilginç bir teori. | Open Subtitles | الان , هذه نظرية مثيرة للاهتمام |
| İşte Bu ilginç! | Open Subtitles | الآن، ذلك مثيرُ. |
| Eğer Bu ilginç değilse bizim için hiçbir umut yok demektir. | Open Subtitles | إذا لم يكن هذا مثيراً للاهتمام إذن ماهو الأمل بالنسبة للبقية منّا؟ |
| Bu ilginç görünüyor. Kitap güzel mi? | Open Subtitles | يبدو هذا مشوقًا. |
| Şuna bir bak. - Evet, Bu ilginç görünüyor. | Open Subtitles | ـ أجل, يبدو هذا مُثير للإهتمام ـ هذا صحيح |
| Gözün duyabildiğini gösterir, bana göre Bu ilginç, çünkü teknoloji ancak gözün, sesi görme gücünü vurgulayarak, örneğin zamanı yok ederek, sesi gözlere gösterir. | TED | إنّها ترينا أنّ العين يمكنها أن تسمع، و هذا أمر مثير للاهتمام بالنّسبة لي لأنّ التكنولوجيا تسمح لنا بعرض الصّوت على العينين بطرق تزيد من قوة العيون لرؤية الصوت، مثل إزالة الزمن. |
| Bu ilginç işte. Burada bir çift var. | TED | حسنا، هذه شيقة. هناك زوج هنا |